Süper Lig'in 11. haftasında Beşiktaş, deplasmanda Hatayspor ile karşı karşıya geldi. Mücadele Hatayspor'un 2-1'lik üstünlüğüyle sonuçlanırken karşılaşmanın ardından spor yazarları flaş değerlendirmelerde bulundu. İşte o yazılar...
SİNAN VARDAR – YA TUTARSA
Beşiktaş ilk 25 dakika müthiş bir baskıyla maça başladı. Takımın bu performansı Türkiye standartlarının üzerinde bir futbol gösterisiydi. Burada en büyük etkenlerden biri saha zeminin harika oluşuydu. Hataylı yetkilileri kutlarım.
Siyah-Beyazlı takım devre arasına 3-4 farkla önde girebilirdi ama biraz beceriksizlik biraz da ciddiyetsizlik maçı ikinci yarıda rus ruletine çevirdi. Ismael'in maça sakatlıktan yeni çıkmış Weghorst ve son haftaların formsuz isimleri Josef ve Dele Alli'yle ilk 11'de başlaması riskti. Weghorst attığı erken golle hocasını haklı çıkardı. Josef'in eski halinden eser yok şimdi ama kredisi var.
Dele Alli'nin sahada olması ise bana Nasreddin Hoca fıkrasını hatırlattı; 'Ya tutarsa!'... Tutarsa Beşiktaş, dünya yıldızı kazanır ama hocası da ona ancak 53 dakika sabredebildi. Beşiktaş'ın en iyi adamı hiç kuşkusuz görevini eksik yaptığı gibi savunmanın açıklarını kapatan Valentin Rosier'di. Masuaku da hem savunma hem de hücumda üretmeye çalıştı ama o kar! İlk devrede şans bulan Muleka sağ kanattaki yerini yadırgarken ikinci yarıda forma giyen Cenk Tosun tam bir hayal kırıklığıydı.
İkinci yarıda oyuna ağırlığını koyan Hatayspor'u tebrik ederim. Burak Öksüz müthiş bir performans gösterirken Bursaspor patentli, Altınordu'dan tanıdığımız Kaleci Erce Kardeşler kalesinde güven veren isimdi. Beşiktaş'ta un var, şeker var ama neden helva yok? Bugüne kadar Ismael'e hep destek verdim. Ama dünkü yenilginin hiçbir açıklaması yok. Ismael'e teşekkür edilmeli ve ilk uçakla yolcu edilmeli. Hakem hatalarının çok konuşulduğu Süper Lig hakemlerin arasında en sağlam hakem Kadir Sağlam... Beşiktaş'ın ilk kez bir maçını yönetti ve çok iyi yönetti.
TURGAY DEMİR – ISMAEL'İ GÖNDERMEYİN!
Önce yiğidin hakkını yiğide verelim; tebrikler Hatayspor ve tebrikler Volkan Demirel… Sonra bizim yiğitlere gelelim. Bu satırların yazarı Mayıs başından beri "İsmael'le bu iş olmaz" mealinde yaklaşık 15 yazı yayımlamışken, neredeyse her yazımızın ardından yapılan "Hocamızın arkasındayız" açıklamaları harikaydı… Yazıklar olsun… Tigana, Schutster ve Bilic dönemleri de aynen böyle kaybedilmişti… Dilimizde tüy bitmişti, "Bunlarla olmaz" demekten. Aynı filmi bilmem kaçıncı kez daha izlemiş oldum! Ben haklı falan çıkmadım yanlış anlamayın, birileri gerçeklere gözlerini kapattılar, kafalarını kuma gömdüler, skorların arkasına saklandılar, sahaya değil puan cetveline baktılar. Yoksa sahadaki komedinin görülmeme ihtimali yoktu.
Birileri sahaya gözlerini kapatıp Beşiktaş'ı stajyer Valerien İsmael'e emanet ederken medyadaki birileri de "Beklemek lazım, acele karar verilirse hata yapılır. Takım ilk yarıları iyi oynuyor" diye masallar anlatmıştı. Bırakın yazdıklarımızı, Transfer Plus youtube kanalında yayınladıklarımızı falan, dün gibi hatırlıyorum, sezon öncesi Başkan Çebi ile yemek yemiştik. Lafı evelemeden, gevelemeden şöyle demiştim; Başkan bu hocayla lig bitmez, bu işin çaresine bak, mümkünse de Şenol Güneş'le bağlantıyı koparma! Yazdıkça kötü olduk, kimine göre Beşiktaş düşmanıydık, kimine göre de Fenerbahçeli olmuştuk. Tamam "sayın seyirciler" ben de pes ediyorum artık; Valerien İsmael kalsın! Sakın göndermeyin. Arkasında durun! 70-80 yıl sonra iyi bir hoca olabilir; sabretmek lazım!