Ara kararları Fenerbahçe Televizyonu'na değerlendiren Kulüp avukatı Naim Karakaya, "Biz 12. celseye başladık ama her celse insanların gözünde bir günden ibaretmiş gibi gözükebilir. Ancak kesinlikle böyle değil. Bizim için her celse 5-10 günden ibaret. Bugüne kadar toplam 65 sanık dinlendi ve toplam 107 sanığımız var. Bu celsenin önemli özelliği şu; özellikle pazartesi günü çok katılım yaşandı. Gerek mağdurlardan gerek yöneticilerden insanlar katıldı. Bu anlamda da iyi bir ivme olduğunu ve iyi bir atmosfer olduğunu düşünüyorum. Bunun getirdiği bir sonuç olarak tahrik edici, kışkırtıcı ve hukuka aykırı delillerle konuşmalar oldu. Özellikle bir önceki yargılamayı yapan mahkemenin Fenerbahçe yöneticileri için hukuka aykırı delil dediği şeyler bu dosyada sürekli tekrarlanınca biz de bunların hukuka aykırı delil olduğu yönünde mahkeme kararı olduğunu ifade ettik. Bu mahkeme kararının dolayısıyla da bunların kullanılmasının hukuka aykırı olduğunu ifade ederek bunların yasaklanması yönünde bir talepte bulunduk. Mahkeme de bu talebimizi kısmen kabul ederek sanıkları uyardı. Daha temelde sadece iddianamede kendilerine isnat edilen suçlarla ilgili bir açıklama yapmalarının sınırlara dikkat etmeleri konusunda uyardı. Bu anlamda olumlu bir sonuç olduğunu düşünüyoruz. Yargılama normalde Cuma akşamına kadar devam edecekti. Bazı sanıklar savunmalarının, bazıları da avukatlarının hazır olmadığını ifade ettiği için bugün sonlandı ve akşamüzeri de ara kararlar açıklandı. Bu ara kararlar içerisinde, bizim dosyadan 16 sanık tutuklu, diğer dosyalardaki tutuklularla beraber toplam 23 tutuklu vardı. Bunlardan 5 tanesinin tahliyesine karar verildi. Bu tahliyenin temel gerekçesi; yargılamanın uzaması dolayısıyla tutukluluk sürelerinin uzaması ve bunun artık bir yük olabileceği kaygısıdır. Çünkü Şubat 2017'de başladığımız yargılamada, iki buçuk senelik süreç içerisinde istenen noktaya gelemediğimiz için sanıklar tahliye olabilecek durumda oluyorlar. Elbette bu tahliyelere itiraz edeceğiz. Hukuken tartışmalı bir tahliye. Ancak kişilerin de mutlaka isnat edilen suçun onun infaz kabiliyeti olan kısmını da önceden yatması da hukuken çok doğru ve kabul edilebilir bir şey değil. Bu yargılama gecikmiş olduğu için tolere edilebilir kısmı da var. Biz de ve kuvvetle muhtemel bir önceki tahliyelerde de duruşma savcısı da bu tahliyelere itiraz ediyor. Biz de itiraz edeceğiz. Hukuki olarak ne gerekiyorsa yapacağız." ifadelerini kullandı.
"YARGILAMANIN ÖNEMLİ MESAFE KAT EDECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ"
Bir sonraki celsenin 2 Eylül-25 Eylül tarihleri arasında olacağını belirten Naim Karakaya, "Mahkeme ara kararlarında şuna karar verdi; bu celseyi bu şekilde kapattı. Aslında normalde Temmuz-Ağustos'ta bir hafta hatta bir ay yapmayı düşünüyordu. Daha önce bu konuda bir açıklama yapmıştı ama salon yetersizliği dolayısıyla yani Ağustos ayının doluluğu dolayısıyla bunu 2 Eylül-25 Eylül arasındaki 25 günlük süre içerisinde yapmaya karar verdi. Olumlu buluyoruz. Bu tarihte yargılamanın önemli mesafe kat edeceğini düşünüyoruz" şeklinde konuştu.
"EYLÜL AYINDAN SONRA KASIM VE ARALIKTA DA İKİ DURUŞMA YAPILIRSA DAVA BİTER DİYE DÜŞÜNÜYORUM"
2019'da davanın sona erip ermeyeceğine ilişkin soruya Naim Karakaya şu şekilde cevap verdi:
"Biteceğini kesin olarak söyleyemeyiz ama bu konuda önemli bir mesafenin kat edileceğini rahat bir şekilde söyleyebiliriz. Bitmeye yakın bir hale gelebilir. Mahkeme tüm savunmaları alır, mağdurları dinlemesi gerekiyor, mağdurları dinler ve savcının davanın sonucu hakkında görüşünü alırsa bir sonraki celsede sanıkların savcı görüşünden sonraki savunmalarını alıp bitirebilecek hale getirebileceğini düşünüyorum. Eylül ayından sonra kasım ve aralıkta iki duruşma yaparsa biter diye düşünüyorum."
Sanıkların savunmalarının ya da avukatlarının hazır olmadığına ilişkin söylemleri hakkında sorulan soruya Naim Karakaya, "Bunun iki noktası var. Birincisi; mahkeme başkanı bu hafta sanıklara 'savunmalarınız gereksiz detaylara giriyor ve gereksiz detaylara girdiğinizi düşünüyorum. Sadece size olan suçlamalara cevap vermediğinizi ve uzattığınızı düşünüyorum.' dedi. Bu konuda mahkemeyle hemfikiriz. Ancak ikinci nokta da sanıkların savunmalarını hazırlamaları için gerekli teknik imkanlara ve gerekli teknik kolaylıklara sahip olmadığı yönündeki gerekçeleridir. Bu konuda da mahkeme, cezaevi yönetimlerine bu sanıklara bilgisayar ortamının daha fazla açık tutulmasına ilişkin ara kararlar verdi. Sanıkların bundan sonra savunma yapmamak, savunmayı uzatmak amacıyla başvurabilecekleri bir yol olmadığını düşünüyorum. Savunmalarını yapacaklardır. Zira önceki celselerde mahkeme, eğer savunma yapmazlarsa bunu susma hakkı olarak değerlendirerek yargılamaya devam edeceği konusunda bir uyarıda bulunmuştu. Sanık savunmalarının bazıları 5 tam gün sürebiliyor. Bu kadar uzun bir iddia yok kendileri hakkında ama savunma hakkı konusunda mahkeme de toleranslı davranıyor. Bunu eleştirdiğimiz kısımlar da oldu ama hukuken de çok kısaltılabilecek noktada olduğunu değerlendiremeyiz" şeklinde yanıt verdi.
Firari sanıklara yönelik soruya ise Naim Karakaya, "Firari sanıklar hakkında mahkeme her zaman yakalamanın devamı kararı veriyor. Yakalama emri var. O yakalama emrinin devamı yönünde karar veriyor. Bu süre içerisinde yakalanırlarsa bunların sorgusu yapılacak ve tutuklama ya da tahliye konusunda karar çıkacak. Şu anda bir ayırma kararı vermedi. Mahkeme yine bu sanıklar için yakalama yönünde bir karar verdi" diye yanıt verdi.
Kumpas Davası'nı onayan eski Yargıtay üyesinin 12 yıl hapis cezası almasının davaya nasıl bir etkisi olduğuna ilişkin soruyu ise kulüp avukatı, "Önemli bir kriter. Şunu çok rahat söyledik ki istisnalar mutlaka vardır ama bu yargılama içerisinde rol alan insanların ağırlıklı olarak bu terör örgütünün üyesi olduğu ve bu terör örgütünün amaçları doğrultusunda bu süreci yönelttiği; kolluktan başlatın da savcılığa ve hakimlere kadar, gerek İstanbul'daki gerek yargıtaydaki gerekse anayasa mahkemesine kadar olan süre içerisinde bu örgütün etkin olduğu kişiler tarafından yöneltildiği konusunda tespitler, iddialar ve düşündüklerimiz var. Bu açıdan önemlidir. Ama tek başına sadece buna bakarak bu yargılama yüzde 100 hukuksuzdur diyemiyoruz. Elbette hakimler mutlaka değerlendirecektir. Önemli bir kriter. Mutlaka da değerlendirmeliler" şeklinde yanıtladı.
"BU DAVA SADECE FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜ'NÜN DAVASI DEĞİL"
Son olarak davanın sadece Fenerbahçe Spor Kulübü'nün davası olmadığını belirten Naim Karakaya, "Bu dava sadece Fenerbahçe'nin davası değil. Yöneticilerinin, çalışanlarının, katkı sağlayanların, emek verenlerin davası değil. Bu dava bugüne kadar hukuk dışında bir içgüdüyle hareket edilmiş ve mağdur edilmiş, tutuklanmış, yargılanmış tüm insanlığın, tüm toplumun bir davasıdır. Taraftarların bu davaya sahip çıkmalarını ve gelmelerini öneriyoruz. Bu davada bu sürecin mağduru olan herkesin haklarının etkin bir şekilde savunulduğu konusunda da hiç kimsenin içinde bir soru işareti kalmamasını öneriyoruz" dedi.