Fenerbahçe'de çok önemli başarılara imza atmak istediğini söyleyen Vedat Muriç, "Fenerbahçe tarihine adımı altın harflerle yazdırmak istiyorum. İnşallah iyi bir başlangıç yapıp kariyerimin sonuna kadar Fenerbahçe'de kalmak istiyorum" dedi.
"ÇOCUKLUĞUMDA ÇOK ZOR GÜNLER YAŞADIM"
Çocukluğunda aile olarak çok zor yıllar geçirdiklerini ifade eden Muriç, o günleri şöyle anlattı:
"1999-2000 seneleriydi. 5-6 yaşlarındaydım. O dönem Sırp askerleri Kosova'da baskın yaptıkları evlerdeki tüm erkekleri topluyor, ya onları kendileri için çalıştırıyorlar ya da işkence yapıp öldürüyorlardı. Bizim eve baskın yapan Sırp askerleri ise 'evden çıkın' dedi. Allah'ın sevdiği kullarıymışız ki bize merhametli Sırp askerleri denk geldi de bizim evden kimseyi götürmediler. Bir saat civarında toparlandık. Anneme sordum 'Nereye gidiyoruz?' diye. O da bana 'Tatile gidiyoruz' dedi. Bizim bütün mahalle Muriç ailesi diye geçer. 50-55 kişi Arnavutluk'a gittik. 50-55 kişi Arnavutluk'ta bir evde kalmaya başladık. NATO'dan kumanya geliyordu ama tabii kısıtlıydı. Annemizden yiyecek bir şey isterdik sabah soğan-ekmek verirdi. Öğle tekrar isteyince yine soğan-ekmek verirdi. Annemin çaresizliğinden ağladığını bilirim. Arnavutluk'ta bize yardımcı olan kişiler, evin büyüklerini çay-kahve içmeye götürürlerdi. Onlar da çayı kahveyi şekersiz içip orada verilen şekerleri bize, çocuklara getirirlerdi şeker yiyelim diye. Arnavutluk'ta yaklaşık 2 ay kaldık. Daha sonra Kosova'da olaylar çözülünce evimize döndük. Evimiz yerinde duruyordu. Sadece ortalığı biraz dağıtmışlar. Savaş dönemi bizim ailenin köfteci dükkanı vardı. Hava kararmadan köfteciyi kapatıp eve gelirlerdi. Çok zor günlerdi"
"ANNEM BENİ FUTBOLA YÖNLENDİRDİ"
Futbola başlama sürecinde annesinin çok büyük etkisi olduğunu ifade eden Kosovalı golcü, "Öncelikle annem çok istedi futbolcu olmamı. Babam ben 7 yaşındayken rahmetli oldu. Babam gençken profesyonel bir futbolcuymuş. Oynadığı takımda kamp dönemi tam otobüse binecekken takımın hocası babamı "Sen kampta değilsin" diyerek otobüse bindirmemiş. Bu olay babamın gücüne gidiyor. Babam da bunun üzerine futbolu bırakıp hentbola yöneliyor ve hentbolcu oluyor. Babam hentbolda Yugoslavya liginde şampiyonluklar yaşamış, "Yılın En İyi Hentbol Oyuncusu" gibi ödüller kazanmış. Babamın futbol takımının adı Progres'di. Artık öyle bir takım yok. Annemin içinde babam futbolcu olamadı diye ukde kalıyor ve beni futbola yönlendiriyor. Annem beni futbolcu yapmak için çok uğraştı. Savaştan sonra Kosova'da gençleri spora yönlendirme yönünde altyapıya önem verildi. O sırada Liria takımının altyapısında 8-9 yaşlarında başladım futbola. Evden uzaktı idman yaptığımız yer ama annem beni hep idmanlara gitmem için motive etti. 16 yaşında Kosova'da profesyonel oldum. 18 yaşımda Arnavutluk'un Teuta takımına transfer oldum. Orada da 2 sene geçirdim. Sonra Eskişehirspor'a denemeye çağrıldım. Bir hafta - 10 gün kamp yaptım. Sonra 'Biz seni çağıracağız' dediler. Giresunspor'dan teklif alınca orada başladım" ifadelerini kullandı.
"BİR ŞEYİ BAŞARMAK İÇİN ÇOK UĞRAŞIRIM"
Uzun boylu olmasına rağmen teknik bir oyuncu olmasını çok çalışmaya ve inatçı olmaya borçlu olduğunu söyleyen 25 yaşındaki oyuncu, "Erken başlamak çok avantajlı ama altyapımızın şartları savaştan yeni çıkmış bir ülkenin altyapısı ne kadar iyiyse o kadar iyiydi. Sahalar topraktı. Yağmur yağınca çamur oluyordu. Şartlar çok elverişli değildi ancak oradaki hocalarımın emeğiyle bazı şeyler öğrendik. Bir de Balkan insanı inatçı olduğu için, bir şeyi başladığında başarmak için çok uğraşıyor. Yaşadığımız eski zor günleri düşünerek bir seviyeye geldikten sonra onu devam ettirmek için, bir daha o günleri yaşamamak adına çok çalışıyoruz" şeklinde konuştu.
"DEDEM SAYESİNDE KOYU BİR FENERBAHÇE TARAFTARI OLDUM"
Fenerbahçe ismini ilk olarak dedesinden duyduğunu ve zamanla büyük bir Fenerbahçe taraftarı olduğunu vurgulayan Vedat Muriç,"Futbola ilgi duyduğum dönem ailedeki yakınlarımıza soruyordum 'Sen hangi takımlısın' diye. Amcalarıma, dayılarıma soruyordum. Partizan gibi Yugoslav takımlarını söylüyorlardı. O ara hiç unutmuyorum. Dedeme sorunca 'Ben Fenerbahçeliyim' dedi. Çok şaşırmıştım çünkü bu takımın adını ilk defa duymuştum. Dedemin hiç unutmadığım lacivert ve yanlarından sarı çizgili Fenerbahçe eşofmanı vardı, üzerinde Fenerbahçe amblemi vardı. Dedem, eski başkanlarımızdan Ali Şen Kosovalı olduğu için Fenerbahçe'yi tutuyorum demişti bana. Ertesi gün de Fenerbahçe'nin maçı vardı. Dedem 'Hadi maç izlemeye gidelim' dedi ve birlikte kahveye maç izlemeye gittik. Hangi maçtı tam hatırlamıyorum ama Lazetiç'li, Rapajic'li, Revivo'lu kadroydu. Dedemle birlikte maç izlemeye gide gide Fenerbahçeli oldum ve giderek daha koyu bir taraftar oldum. Maç izlerken tırnaklarımı yerdim. Arnavutluk takımına transfer olunca Türkiye ligini izleme şansım olmadı pek ama yine de internetten maç sonuçlarını takip ediyordum. Günümüze gelirsek zor bir transfer süreci olduğunu kabul ediyorum ama karar vermek benim için çok kolaydı. Fenerbahçe'nin, Türkiye'nin en büyük camiası olduğunu herkes söylüyor ama içeri girdikten sonra o hissiyat 100 misline, bin misline çıkıyor" açıklamasında bulundu.
"FENERBAHÇE GİBİ BİR KULÜPTE OYNAMAK ENERJİNİZİ İKİYE KATLAR"
Fenerbahçe'deki baskının farkında olduğunu ve bunun kendisini daha çok motive ettiğini açıklayan Muriç, "Açıkçası bir baskı oluşturmuyor. Hatta bu baskı beni motive ediyor. Rizespor'da tek forvet olduğum için birçok kişi sezon nasıl geçer diye düşünüyordu. Bu beni motive ediyordu çünkü biliyordum ki birçok şeyi benim yapmam gerekiyordu. Bu durum beni moral-motivasyon açısından daha çok kamçılıyor. Fenerbahçe gibi bir takımda, o stadyumda, o taraftarın önünde forvet oynamak enerjinizi ikiye katlar. Ben de Fenerbahçe'ye karşı oynadım. Özellikle Kadıköy'deki maçlarda çok boğucu bir atmosfer oluyor. Stadın yapısından mı, taraftarın coşkusundan mı bilemiyorum ama Kadıköy'deki atmosfer çok boğucu oluyor ve iki üç ataktan sonra taraftar da kendinden geçiyor, bir noktadan sonra bir faul olsun da oyun yavaşlasın diye bekliyorduk. Şimdi Fenerbahçe formasıyla oynayacağımı hayal edince herhalde önüme çıkanı deviririm diyorum (Gülüyor)" diye konuştu.
"FENERBAHÇE TARAFTARI İKİ MAĞLUBİYETTEN SONRA TAKIMINA KÜSMEZ"
Fenerbahçe taraftarının iyi günde de kötü günde de takımını en iyi şekilde desteklediğini söyleyen Kosovalı oyuncu, "Bizi desteklesinler demiyorum. Onlar zaten iyi günde kötü günde Fenerbahçe sevgisinin sadece skor, maç sevgisi olmadığını, bir arma sevgisi olduğunu, Fenerbahçe sevgisinin başka bir şey olduğunu bütün Türkiye'ye, alem-i cihana gösterdiler. Diğer takımların taraftarları gibi 2 mağlubiyetten sonra takımlarına küsmediler, stadı boş bırakmadılar. Biz de onlara özlediğimiz güzel günleri yaşatmak ve Fenerbahçe'yi layık olduğu şampiyonluklara taşımak istiyoruz. Yani son sözüm "Fenerbahçe geliyor" diye konuştu