GALATASARAY HABERLERİ: Usta yazarlar Konyaspor-Galatasaray maçını yorumladı!

LEVENT TÜZEMEN - ACİLEN KOVULMALI

Domenec Torrent'ten masallara bir göz atalım...

1- Gomis, Feghouli ve Pulgar ile Rizespor maçına başlamıyor. Basın toplantısında nedenini, 'Rotasyon yapıyorum' diye açıklıyor. Gomis ile Feghouli oyuna giriyor ve maç 2-2'den 4-2'ye geliyor. Feghouli iki mükemmel asist yapıyor.

2- Kurada Barcelona çıkıyor, 'Şansımız yok denecek kadar az' diyor. Tepkiler çığ gibi olunca geri vites yapıp, 'Biz Galatasaray takımıyız' demek zorunda kalıyor.

3- Konyaspor maçı öncesi 'Hayatımda ilk defa bir kadroda bu kadar çok oyuncuyla çalışıyorum' diyerek şikâyetçi oluyor. Bu kadar çok oyuncunun bir kadroda yer almasının hem antrenör hem de oyuncular için iyi olmadığını vurguluyor.

4- Maç öncesi Konyaspor için, "Oyun stili olarak hoşuma giden bir takım. Bence büyük bir maç olabilir" diyor. Adama "Neden o zaman Galatasaray'ı, Konyaspor gibi oynatmıyorsun" diye sormazlar mı? Sormazlar. Çünkü Galatasaray yönetimine göre takımı, Domenec müthiş çalıştırıyormuş. Keşke ABD atletizm milli takımının hocasını getirseydiniz Galatasaraylı oyuncular kesin 150 kilometre koşardı.

5- Medya, "Feghouli neden gelmedi?" diye soruyor. Beyefendi sert şekilde, "En son maçtan önce de Morutan'ı sormuştunuz. Bu kez de Feghouli yok. Her antrenmanda görüp en iyilerini seçiyorum" şeklinde şaşırtıcı cevap veriyor. Demek ki; idmanda çok koşan, çok çalışan formayı kapar. Domenec'in gözüne yeteneği, becerisi olan oyuncu giremiyor. İki gole asist yapan, Gomis'e tek pasla golü attıran Feghouli çok bilmiş Domenec'in tercihiyle Konya'ya getirilmiyor.

Başkan Burak Elmas ve Işıtan Gün bu tercihe müdahale bile etmiyor. Feghouli'yi getirmemek akıl tutulması bile olamaz. Böyle bir tercih bile çapsız, yetersiz Domenec'in Galatasaray'a hoca olamayacağının göstergesidir. Sonuç; Domenec ile Galatasaray bedel ödemeye devam eder.

ERMAN TOROĞLU - BİNDİĞİ DALI KESİYOR

Galatasaray takımı bir ilk yarı oynuyor Konya'da, 'kötü' oynuyor dersek kıyak yapmış oluruz, kötünün de kötüsü.. İkinci yarıda bir gol atmaya çalışıyorlar ama yaptıklarını hücumlar yalan rüzgarı. İki hafta maç kazandılar, bayağı bir hakem desteği aldılar iki maçta da. Ama keramet kendilerinde zannettiler. Teknik direktör dedi ki, "Çok iyi çalışıyoruz, semeresini alacağız!" Bu futbolla değil skorların semeresini, eşeğin semerini bile alamazsınız.

Çünkü Galatasaray defans yapmasını da bilmiyor, hücum yapmasını da bilmiyor. Defanstan hücuma çıkmasını da bilmiyor. Yani Galatasaray 'Saldım çayıra, Mevlam kayıra' futbol oynuyor. Konyaspor sahada her şeyiyle Galatasaray'dan daha iyi bir takım olduğunu gösterdi. Bakmayın siz skorun 2-0'da kaldığına; maç 3-0 olsa, 5 hatta 6'ya bile giderdi. Sadece üçüncü golü bulamadılar. Biraz daha dikkatli olsalardı bulurlardı. Ama 2-0'ı da rahat korudular, bu da işin ayrı yönü.

Galatasaray'da bir şeyler oluyor, anlamak mümkün değil. Geçen hafta oyuna girdikten sonra maçı çeviren adam Feghouli. Bu hafta onu maç kadrosuna bile almıyor. Ya yönetim bir şeyler söylüyor bu adama, ya da bu adam bindiği dalı kesiyor.

Hakem bir-iki yerde Galatasaray'a kıyak yaptı. Tabii maç da Konya'da olunca fazla kımıldayamadı. Orta sahada birkaç kararda 'devam' dedi ama Galatasaray'ın devam edecek hali yoktu. Hakem de bunu anlayınca o da bu işi bıraktı, ortalarda düdük çalmaya başladı.

Konyaspor seyircisi müthiş. Yalnız bir pozisyonda top ceza alanı içinde Gomis'te iken tribünden bir düdük sesi geldi ve Gomis oyunu bıraktı. Herkes şaşırdı, Gomis de dahil. Ama federasyonun, o düdüğün geldiği tribüne ceza vermesi gerekiyor. Bakalım verecekler mi?

Konyaspor dün akşam bulunduğu yerin futbolunu oynadı. G.Saray da bulunduğu yerin futbolunu oynadı. Düşünün, hakemler de omuz vermese Galatasaray bayağı altlarda kalıp mücadele edecekti. Şu mantıktan kurtulmamız lazım, o zaman futbolumuz da kurtulur. Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş'ı düşürmezler. Böyle mantık dünyada yok. Tamam büyük takımlar, seyircileri de fazla. Ama maçlar dikdörtgenin içinde adaletli oynanmalı, dikdörtgenin dışında değil!

SERKAN KORKMAZ - BARÇA'YA DİKKAT!

Düşmeme mücadelesi veren iki rakibini arka arkaya yenince Galatasaray teknik heyeti ve oyuncuları kelimenin tam anlamıyla salmış. Göztepe ve Çaykur Rize'yi "zar zor" üçer puanla geçilen maçlar aksi şekilde de sonuçlanabilirdi.

İlk maçta "kötü penaltıcı" olarak bilinen Gomis'in iki penaltı golü, ikinci maçtaysa taraftar desteği galibiyeti getirmişti. Her ne kadar son iki maçında ağır yenilgilere uğramış olsa da Konyaspor'un Göztepe ve Çaykur Rize'den çok çok daha iyi bir takım olduğu herkesin malumu.

Son iki maçını toplam yedi gol atarak kazanan Galatasaray, son iki maçında toplam dokuz gol yiyerek yenilen Konyaspor karşısında adeta döküldü. Maçın ilk yarısında iki kafa golü yiyen sarı-kırmızıların gole en çok yaklaştığı anda Gomis herhangi bir düdük çalmamasına rağmen topu eline alarak Konyalıları bile şaşırttı.

Ahmet Çalık'ın vefatıyla derin bir depresyona giren yeşil-beyazlılar ligin ilk yarısındaki oyun gücünden hayli uzaktalardı ama iki farklı öne geçmenin moraliyle maçın senaryosunun tek hakimi olmayı başardılar. Torrent ikinci yarının başında yapması gereken müdahaleyi 60. dakikada Babel, Omar ve Taylan'ı sahaya sürerek gerçekleştirdi. Cicaldau, Pulgar ve Boey kenara alınmıştı.

Spiker "oyuncu değişikliği olacak" dediğinde, yerini Mohamed'e bırakacağından emin olduğum Gomis sahada adeta hayalet gibi gezerken henüz ilk onbir seviyesinde olmadığını gösteriyordu. Feghouli'yi Barcelona maçına saklamak için Konya'ya getirmeyen Torrent muhtemelen pişmandı. İspanyol hoca Gomis'e 73 dakika dayanabildi ve (sonunda) sahaya Mısırlı'yı soktu.

Kalan yirmi dakikada birkaç küçük heyecan yaşansa da gidişat değişmedi ve üç puan Palut'un hanesine yazıldı. Azıcık derli toplu bir takım karşısında bile ezilen Galatasaray'ın, Barcelona'da tarihi bir bozguna uğramamak için hayli ekstra bir performansa ihtiyacı var. Umarım o gün şans da temsilcimizin yanında olur.

REHA KAPSAL - TESLİM OLMAMALI

Galatasaray'ın son 2 maçta Göztepe ve Rizespor karşısında aldığı galibiyetler puan açısından önemliydi yalnız oyun olarak gelişim gösterdiğini söylemek mümkün değildi. Konyaspor da son haftalarda düşüş trendine girmişti. Bu tabloyu Torrent'in iyi okuması gerekirdi.

Hem galip geldiği maçlardaki oyuncuların ve oyun performansının yeterli olmamasını hem de Konyaspor'un kötü gidişata karşılık bu maçta göstereceği reaksiyonu iyi tahlil etmesi gerekiyordu. Çıkan 11'in hem hücum hem savunmada ne oynadığını anlamak mümkün değildi. Karşıda da Konyaspor gibi ayağa top oynayan, kolay kolay savunmada açık vermeyen, tüm ikili mücadeleleri kazanmak için dirayet gösteren, çok hızlı hücuma çıkan, dinamik, birlikte oyun oynama pratiği iyi olan, enerjisi yüksek bir takım vardı. Bu deplasmana bu kadar hazırlıksız gitmek, doğru kurguyla oyuna başlamamak, oyuncuların mental olarak hazır olmaması, yalnız alınan mağlubiyetin değil, kötü oyunun da en önemli sebebiydi.

Torrent'in kafasında bir oyuna başlama 11'i olabilir ama devre arasına 2-0 geride girilmiş bir maçta oyuncu değişikliği için 60. dakikayı beklemek bana göre çok anlamsızdı. Hatta ilk 30 dakikada değiştirebileceği oyuncular vardı. Oyuna da hamle yapabilirdi. Çünkü ikinci yarı Konyaspor final paslarını doğru yapıp, son vuruşlarda beceriyi gösterseydi skor daha da artabilirdi.

Galatasaray'daki oyun tutarsızlığı, dengesizliği ve oyuncuların ortaya koyduğu ruhsal durumlarda çok ciddi sıkıntılar var. Teknik, taktik tabii ki önemli yalnız bir büyük takımın oyuncusu skora 'teslim olmamalı'. Bu kadar dağınık görüntü vermemeli. Aynı zamanda da saha içinde bu kadar zihinsel dayanıklılığı düşük hareket etmemeli. Aksine işler kötü gittiğinde o farkı saha içinde hem bireysel hem de takım halinde göstermesi gerekir. Tecrübeli oyuncuların da diğer takım arkadaşlarına yardımcı olması gerekir.

Galatasaray'da bu sezon sadece teknik, taktik değil bu açıdan da çok fazlasıyla sıkıntı var. Bununla ilgili de hiçbir önlem alınmayışı, konuşulmaması ve bu durumu da kabullenmesi en başlıca sorun olarak görünüyor.