Galatasaray'a yaptığı transferler, neredeyse tüm kulvarlarda elde ettiği başarılarla 'efsane başkan' olarak akıllarda kalan iş insanı Ünal Aysal, Futbol Plus Youtube Kanalına konuk oldu. Kağan Dursun ile Taner Karaman'ın sorularını yanıtlayan Aysal, birbirinden özel açıklamalarda bulundu.
İşte Ünal Aysal'ın açıklamaları...
Galatasaray taraftarına en son heyecan veren başkan sizdiniz, sizden sonra takım sürekli olarak bir düşüş yaşadı. Sizce bu düşüş ne zamana kadar devam edecek?
Size şunu söyleyebilirim, kesinlikle Galatasaray'da böyle bir düşüş devam etmez. Kurumsal yapımız buna müsaade etmez, bizler de Galatasaray taraftarı olarak buna müsaade etmeyiz. İlk hedefimiz şu anda, yapılacak seçimde bir arkadaşımızı ve ekibini bir an evvel önce takımın başına getirmek, ona azami desteği vermek. Bu geçici olmasını temenni ettiğimiz sorunları yeni montajlarla ve yeni çözümlerle ortadan kaldırmak olacak.
2011 yılında, bir önceki sezon 8. Olmuş ve Avrupa kupalarına katılamamış bir takımı devraldınız ve 4 senede 3 şampiyonluk yaşayan, Şampiyonlar Ligi'de son 16 ve çeyrek final gören bir takıma evirdiniz. Hatta Real Madrid karşılaşmalarında VAR sistemi olsa yarı finale bile çıkardı takım. Yeni gelecek olan yönetime bu konuda ne önerirsiniz? Takım bu sezon da tahmini olarak o sıralarda bitirecek gibi duruyor Süper Lig'i…
Tarih tekerrürden ibarettir, aynı sebepler genelde aynı neticeleri üretir. Maalesef bu son 3 yıl yeni bir 2008-2011 dönemini yaşadık. Hatırlarsınız biz 2011-2015 arasında işbaşına geldiğimizde; yeni yapılmış ve bir sürü eksiği olan ama 10 yıllık isim hakkı bedeli, 3 yıllık loca kiraları ve birinci yılın koltuk satışları tahsil edilmiş veya peşinen kırdırılıp harcanmış, sosyal tesisleri harap, kasası boşalmış ve 328M USD borç - alacak farkı ve bu borcun ciddi bir faiz yükünü devralmıştık . Futbolda elimizde Arda'nın dışında satılacak başka oyuncunun olmadığı ve Basketbol dahil bütün amatör branşları başarısız ve moralsiz kadroları diğer çözüm bekliyen sorunlardı.
Ama biraz ciddi çalışma, biraz iman gücü ve bol pozitif irade ile kurumun hiçbir mülkünü satmadan güçlü sponsorlarımız için bol proje geliştirerek yepyeni güçlü kadroları finanse edebildik ve hemen hemen bütün branşlarda daha ilk seneden itibaren başarıyı yakalayabildik.
Bunu biz yapabildi isek yönetim görevini yüklenecek yeni arkadaşlarımızın da aynısını yapabilmesi mümkün olabilir diye onlara güvenmek zorundayız.
30 Nisan'da yapılacak seçimde 2 aday var; sayın Eşref Hamamcıoğlu ile sayın Metin Öztürk. Eşref bey sizin kendisini desteklediğinizi dile getirmişti ancak sizden de duymak isteriz. Desteklediğiniz bir isim mevcut mu?
Her iki aday arkadaşımızın da özverili çalışmalarını kutluyor ve hedefledikleri başarıyı yakalamaları için hepimizin onlara tecrübelerimiz ve imkanlarımızla Galatasarayı sevenler olarak gerektiğinde her türlü yardım, destek ve ilişkiyi hizmetlerine vermemiz gerektiğine inanıyorum. Eski bir başkan olarak iki Galatasaraylı kardeşim arasında o gün sandıkta mecburen gelenek ve tecrübe bazında bir tercih yapmak zorunda kalacak olsam dahi kalben kendimi her ikisine de aynı yakınlıkta hissediyorum.
Hem rahmetli Mustafa Cengiz hem de Burak Elmas ibra edilmedi. Ki sizin bu konuda 2 dönemde de açıklamalarınız var doğru olmadığı yönünde. Bu bir alışkanlık haline gelir mi camiada?
Sohbetimizin başında izah etmeye çalıştığım gerekli takviye ve temel düzenlemeler yapılabilir ise başımıza musallat olan bu tip sorunları bir daha yaşamamız zorlaşacaktır. Bu istikrarı yakalamanın yolu kurumsal hafıza ve denetimin her ikisinide birlikte güçlü tutabilecek yeni bir organın sisteme eklenmesi ile sağlanabilir. Yılda bir defa toplanan Genel Kurulun veya ayda bir defa toplanan Divan'ın bu işi yapması mümkün olamamaktadır. Bu açıdan bakınca Yönetim ile Genel Kurul arasına Mütevelli Heyeti veya bir Senato gibi devamlı çalışabilecek yeni bir onay ve denetleme organı eklenerek bu eksiklik giderilebilir ve bu da yönetimin ilerde başını sıkıntıya sokabilecek yanlışlıkları büyük çapta önler, tabii bu ancak bir tüzük değişikliği ile gerçekleşebilir.
Sizinle önceki röportajımızda eğer bir teknik direktör değişiyorsa Galatasaray en iyisini getirmeli demiştiniz. Fatih Terim'in gönderilmesi mi yanlıştı yoksa Domenec Torrent'in gelişi mi? Çünkü takımda kondisyon hariç bir değişiklik görülemedi. Siz zamanında Fatih Terim'i gönderip Mancini gibi dünyanın sayılı hocalarından birini getirmiştiniz…
Görev yeri neresi olursa olsun bize hizmet edenleri her zaman en iyi şekilde hatırlamak ve onların emeklerine saygılı olmalıyız. Ancak spor klüplerinin amacının başarı ve itibar olduğu ilkesini de unutmamalıyız ve bu kriterleri ve standardı yakalayamayanlar olur ise onların daha da başarısız olmalarını beklememeliyiz.
Galatasaray Spor Kulübü, ülkemizin en büyük topluluklarından biridir ve yöneticiler olarak da her zaman en iyisine layıktır. Yeni dönemde kesinlikle yüksek profilli ve başarısını kanıtlamış yabancı bir teknik direktörün göreve getirilmesi özellikle yaşadığımız son deneyimler sonrası elzem olmuştur..
Basketbol takımını sahaya çıkarmamanız ve Kadıköy'de alınan kupa hala akıllarda, taraftar da sizi çok istiyor. Yayınlarımızda sürekli sizin aday olma ihtimalinizi soruyorlar, 2 sene sonraki seçimde son kez bir Ünal Aysal heyecanı yaşar mı sarı-kırmızılı camia?
Benim şu anda Yönetim Kurulu Başkanı olduğum Holdinglerin altında 10 farklı ülkede faaliyet gösteren 51 tane yurt içi ve yurt dışı firma var. Oysaki Galatasaray'ın full-time bir başkana ihtiyacı var ve maalesef benim bugünkü şartlarım buna müsait değil.
Ben görevden ve sorumluluktan hiç kaçmadım ancak eğer ilerde bir görev alacaksam, bunun kurum içinde yararlı olabileceğim, daha önce yapmadığım yeni bir görev olmasının benim için de daha heyecan verici olacağını düşünüyorum.
Sizin döneminizde Galatasaray Kadın Basketbol Takımı adeta çığır atladı, Euroleague'i de müzesine götürdü. Basketbol ve alternatif branşlara nasıl bir yatırım yapılmalı Galatasaray'da?
Büyüyen ve devamlı gelişen Galatasaray Spor Kulübü de basketbol dahil bütün amatör şubelerin mali ve yönetim yükünün artık Galatasaraylı yetkin ve istekli üyelere şartları kulüp tarafından tespit edilmiş kontratlar bazında ve başarıya endeksli olarak devrinin, Derneğin mali yükünü azaltırken şubelerin başarı şansının da arttırılacağını düşünüyorum.
Başkanlık döneminizde en unutamadığınız an nedir?
3,5 – 4 yıllık dönemde ben ve arkadaşlarım mevcut borçları arttırmadık ama bize devredilen borçlara ait 81.5 milyon USD faizin temerrüde düşmeden ödedik. Mevcut borçları azaltmadık ama 130M USD lik sıfırdan kurulmuş bir sporcu portföyünü bir sonraki yönetime devrettik.
Bir sürü büyük kupayı kaldırdık ve GSK markası ile başarının yan yana yazılması için imkanlarımızı sonuna kadar kullandık ama gene de unutamadığım o an 4 defa ibra edildiğim Genel Kurul da bütün bu olumluluklara rağmen hakkımızda kurgulanan "çok para harcadı, kulübü batırdı" vs gibi dezenformasyon ve yalanlara inanan 30 kadar genç arkadaşımın bugün dahi hala sebebini anlayamadığım ağır kritiklerine rağmen, GS Genel Kurulunun beni şerefimle uğurladığı son Genel Kurul oylamasıdır.
Drogba ve Sneijder gibi dünya yıldızlarını getirdiniz ve 'çilek' akımını başlattınız, kendileriyle hala kontakt halinde misiniz bu tarz isimlerle?
Hayır her ikisi ile de temasım olmadı. Sneijder bizden sonraki dönemde bir iki yıl daha başarı ile hizmet etti kulübe, Drogba zaten 1,5 yıl sonra Chelsea'ya geri döndü.
Başkanlık döneminizde en başarılı bulduğunuz transferiniz hangisi?
En başarılı olarak düşündüğüm transferler Muslera, Ujfalusi, Sneijder ve Elmander
Başkanlık döneminizden en akılda kalıcı futbolcu kim?
Kesinlikle Muslera. Benim için başarının 1. Şartı sürekliliktir. Benim dönemimden itibaren hiçbir oyuncu Muslera kadar süreklilik gösteremedi. Galatasaray kaleci yönünden çok şanslı olmuştur.
Peki son olarak sizden bir Trabzonspor değerlendirmesi de almak isterim, büyük bir aksilik olmazsa kısa süre içerisinde şampiyon olarak şampiyonluk orucunu bozacaklar, ne söylemek istersiniz?
Trabzonspor benim şahsen her zaman büyük sempati duyduğum bir camia olmuştur.
Bu seneki başarıları ise hem yönetim hem de sporcu kadrolarının örnek bir işbirliği olarak sıradışı bir başarı hikayesi olarak görülmelidir.