Galatasaray'ın eski teknik direktörü Fatih Terim sessizliğini bozdu! Başkan olacak mı?

Uzun yıllar Galatasaray'da futbolculuk ve teknik direktörlük yapan Türk futbolunun efsane isimlerinden Fatih Terim, sessizliğini bozdu. Sarı kırmızılı kulüpten ayrılışının ardından kulüp başkanlığı görevine gelip gelmeyeceği merak edilen Terim, hem gündeme hem de hakkında konuşulanlara dair önemli açıklamalarda bulundu.

Uzun yıllar Galatasaray'da futbolculuk ve teknik direktörlük yapan Türk futbolunun efsane isimlerinden Fatih Terim, sessizliğini bozdu. Sarı kırmızılı kulüpten ayrılışının ardından kulüp başkanlığı görevine gelip gelmeyeceği merak edilen Terim, hem gündeme hem de hakkında konuşulanlara dair önemli açıklamalarda bulundu. İşte GQ'ya konuşan Terim'in o sözleri...

"2012'den bu yana, benim hem kişisel hem de teknik direktörlük hayatım için önemli bir kilometretaşı olduğunu görüyorum. Neden? Ben 2011-2012 sezonunda Galatasaray'a yeniden döndükten sonra, kulübümle birlikte ilk iki senede iki şampiyonluk yaşadım. UEFA Şampiyonlar Ligi'nde güzel bir serüvenimiz oldu, çeyrek final oynadık. Bazen düşünürüm, belki VAR olsa, o sezon yarı finale de çıkabilirdik. Kim bilir! Fenomen bir takım vardı o iki sezonda. Sonra yeniden Milli Takım ve 2017'den sonra Galatasaray ile dört kupa daha... Kariyerim boyunca kupalar, madalyalar, başarılar kazanmaktan tabii ki çok mutlu oldum. Ancak sportif anlamda bu dönemde edindiğim en değerli şey, yeni jenerasyonlarla kucaklaşma fırsatını bulmam oldu. 90'lı yıllarda ve 2000'lerin başında Milli Takım ve Galatasaray, hatta biraz daha ileri gidelim, Euro 2008 serüvenlerini izleyemeyen nesildeki futbolseverlerle, yeni Galatasaraylı'larla tanışmak, onların hayatına dahil olabilmek en büyük kazanımlarımdan oldu."

"Bu, işin saha içi kısmı elbette. Son 10 yıla bakınca, artık ben de üç torun sahibi bir insanım. Canlarımın canları beni hayata sıkı sıkıya bağlıyor, motive ediyor. Mutluluklar kadar, tabii hüzünler de oldu. Rol modelim, benim bu hayattaki en büyük yoldaşım olan babam da bana bıraktığı onca hayat dersi, prensibi ve hatırasıyla ayrıldı aramızdan. Evet, 10 yıl bir anda söylenince kolay ama bu satırları okuyan herkes kendi hayatını düşünürse, aslında ne uzun..."

- Ülke tarihinin en önemli futbol başarılarından UEFA Kupası Şampiyonluğu sürecini anlatırken neredeyse hiç durmadan düşünen, çalışan, ara vermeyen bir teknik adam profili var. Asla dinlenmeyen... 17 Mayıs akşamı için "Maç bitince bir oh çektim ve göğe baktım" diyorsunuz...

"Ben ailemle, işimle, sevdiklerimle dinleniyorum. Bana futbolu bıraktığım 1985 yılında, "çok yoruldun" dediklerinde, kendimi gerçekten yorgun hissediyordum ama o an önünüzde geride bıraktığınızdan çok daha uzun bir yol olduğunu kavrayamıyorsunuz. Futbol kariyerimi noktaladıktan bir yıl sonra, teknik direktörlük kariyerim başladı. Ve daha sonra hiç durmadım. Yoruldum mu? Aslında hayır. Çünkü beni bu hayata bağlayan en önemli unsurlardan biri futbol. Ben 50 yılı aşan futbol yaşantımda, futbol harici tek bir günümü dahi ailemden farklı bir yerde geçirmedim. O yüzden ara vermek, yorulmak da hiç olmadı benim bünyemde. Ailemden güç aldıkça futbola odaklandım. Bu çok sorulan bir soru aslında, ne hissettim o an? Tam o anı bilemiyorsunuz, üzerinizden bir ağırlık kalkıyor, sıra dışı bir rahatlama; ruhunuz hafifliyor, onu fark ediyorsunuz. Ama tam olarak açıklamak da çok mümkün değil. O gün ailemle konuştuğumda da söylemiştim, ilk kez baba olduğum an gibi, ben de daha önce Avrupa Şampiyonu olmamıştım ki, açıklayabileyim. Bildiğim bir şey vardı, yıllar geçtikçe o anın, maçın değeri daha da anlaşılacaktı. İşte, bakın, bugün hala onu konuşuyoruz."

- Futbolla ilgisi olsun olmasın herkesin sizinle ilgili bir fikri var. Sizinle duygusal bağ kuran milyonlardan söz ediyoruz. Kariyeriniz boyunca size duyulan sevgi, saygı ve nefret duygularını en yoğun hissettiğiniz üç anı paylaşır mısınız?

"Sevgi, saygı, nefret gibi yoğun duyguları belli bir sınıfa veya sıralamaya koymak istemem. Her gün, her yemek masasında, iki kişinin bir araya geldiği herhangi bir anda, en çok konuşulan isimlerden biri olduğumu söylüyorsunuz sanırım. Başarının seveni kadar, sevmeyeni de vardır. Bunu biliyorum ama bugün aynı masada bir büyükbaba ile konuşurken, onun evladının da, torununun da benimle ilgili bir şeyler anlatması, hatırasını benimle paylaşıyor olması, beni o kadar mutlu ediyor ki... Farkında olmadan insanların hayatına dokunabilmek, söylediklerinizle veya tavrınızla onları etkileyebilmek, bunun farkında olarak yaşamak benim için çok değerli."

- "İlk tökezlemede verilen kararlar farklı olsa daha başka şeyler konuşurduk" diyorsunuz 17 Mayıs belgeselinde. Sanırım bu değerlendirme Türk futbol yönetim anlayışını gösteren bir yorum... Sizce başarıya olan sabırsızlık mı bu kadar ani karar vermeye iten bir futbol eko-sistemi yaratıyor yoksa kurumsal mekanizmaların önüne geçen kişisel kararlar mı?

"Futbolda bazı nüanslar ve onların getirdiği sonuçlara ilişkin verdiğiniz kararlar geleceği belirleyebilir. Biz 1996-2000 arasındaki dört şampiyonluğun temellerini çok sağlam attık, bunun meyveleri toplandı. Artık sadece Türkiye'de değil, daha önce bu gibi durumlarda örnek gösterdiğimiz Avrupa'da da kararlar benzer şekilde alınabiliyor. Az önceki aidiyet sorusuyla bağlantılı olarak, eskiden "hayır, o isim şu camianın sembolü" dediğimiz kişilerin hızlı bir şekilde yer değiştirdiği bir futbol dünyasındayız. Artık gündemler çok hızlı değişirken hafızalar daha çabuk siliniyor. Ve bazı ceketler de birtakım insanlara büyük geliyor."

- Benzer bir şekilde kulüpler yıldız isimleri tercih ederek altyapı özelinde yatırımları küçülterek uzun vadeli olmayan kararlar alıyor. Milli takımlar Futbol Direktörü iken "Bir oyuncu yetiştirmek şampiyon olmaktan daha önemlidir" demiştiniz. Bu değerlendirme, bugün ekonomik olarak da geçerli bir tespit. Bugün altyapı konusunda Türkiye'de son durumu nasıl görüyorsunuz?

"İnandığım şeyin özeti hatta bu işin ideali, sorduğunuz soruda var. Ancak bugün altyapıdan önce üstyapıda çözüm bekleyen ve futbolun ABC'si sayılabilecek konular, sorunlar var. A takımlar düzeyinde hala tesisi, stadı olmayan veya standartlara uymayan kulüplerimiz bulunuyor. Adil bir rekabetten söz edebilir miyiz bu ortamda? Hala A takımlar düzeyinde tesisleşme, yerli yabancı gündemi, UEFA finansal kriterlerine uyum, harcama limitleri, hakem atamaları, VAR tartışmaları devam ederken ve çözülemezken hiçbir kulüp başkanını veya yönetimini altyapıyla ilgili yargılayamıyorum. Çözümün altyapıda olduğunu herkes biliyor ve söylüyor fakat öncesinde günü kurtarmaya çalışmaktan yetenek kurtarmaya zaman, kaynak ve enerji kalmıyor."

- Popüler kültüre ve aforizmalara da ilham veren biri oldunuz yıllardır. Kendinizle ilgili en sevdiğiniz, güldüğünüz yorum/espri/hikaye ne oldu?

"Yıllar içinde öyle güzel bir sevgi çemberi oluşmuş ki insanlarla... Bazen bana ulaştırılıyor ve hem duygulanıyorum hem de çok gülüyorum, keyif alıyorum. Özellikle yeni jenerasyonun yaptıkları, işte o bahsettiğim son 10 yılda kucaklaşma ve tanışma fırsatı bulduğum genç arkadaşlarım, beni çok iyi hissettiriyor. Birini seçemem ama şunu diyebilirim ki çoğunu görüyorum."

- Başarının anahtarını geçmişte "zihinsel bütünleşme" kavramıyla ifade etmiştiniz. Belgeseldeki son ifadenizde ise "Ben çok kalabalık bir yalnızım" diyorsunuz. Başarılarınız sizi yalnızlaştırdı mı?

"Zihinsel bütünleşme, o dost sohbetlerimizde ortaya çıkan ve beni çok etkileyen kıymetli bir söz. Az önce bahsettiğim gibi, bir takımı, kulübü, içinde milyonların olduğu bir camiayı bir hedefe odaklamak o bütünleşme ile olur. Herkesin birbirine güvenebildiği, arkasında ona destek olmak için bulunduğu bir ortamda yaşanır tüm güzellikler. Bugün baktığınızda sekiz Süper Lig, beş Süper Kupa, üç Türkiye Kupası, üç TSYD Kupası, UEFA Kupası... Gurur duyduğum ama sanki böyle söyleyince kolay gibi duran bir tablo. Elde ettiğiniz krediler de bu başarılarla kazanılıyor."

"Beni yalnızlaştırdı mı? Aslında hayır. Orada bahsetmek istediğim şey çok farklı. Bu hayattaki en ağır hislerden biri, karar vermektir. Ben herkesi dinlerim. En gencinden, en tecrübelisine... Bazen futbola hiç ilgisi olmayan bir insan size doğru fikri verir. Herkesin görüşü önemlidir benim için. Kimseye, "o nereden bilecek" diye yaklaşmam. Ama neticede biri karar verilmek zorunda. İnsanlar, verdikleri kararlarla veya yaptıkları tercihlerle yaşar. Bazen öyle derin yaşarsınız ki üzüntüleri, onların gelecek mutlulukların habercisi olduğunu bilemezsiniz. O yüzden ağırdır. Yüzünüzdeki çizgiler artar, siz de baktığınız her çizgide verdiğiniz kararları görürsünüz."

- Tarihte ilk kez kış mevsiminde bir FIFA Dünya Kupası düzenlenecek. Katar 2022 ile ilgili değerlendirmeniz nedir? Dünya futbolu açısından bu turnuvayla ilgili öngörüleriniz nelerdir?

"Hepimiz için yeni bir tecrübe olacak; takımların yeni bir coğrafyaya ve mevsim değişikliğine hazırlanması, Katar'a turnuvadan önce gelecekleri takvimin belirlenmesi, lig sezonlarının devam ederken turnuvanın gerçekleşmesi, turnuvanın ardından belki tatile çıkılmadan tekrar lig yarışına dönülmesi gibi yenilikler olacak. Çok kişi hava durumunu merak ediyor haliyle, o mevsimde ideal bir hava sıcaklığına ulaşılacağı söyleniyor. Doha'da stadyumları, antrenman tesislerini, kulüp yapılarını inceleme fırsatı buldum. Sıcak havaya dahi çözüm sunmak için çok sayıda çalışma yapıldığını gördüm. Stadyumlardaki dev hava panelleri, dışarıda hava sıcak bile olsa, içeride size o bunaltıcı etkiyi yansıtmıyor. Herkes gibi ben de heyecanla bekliyorum."

- Bugün oyun anlayışını en çok beğendiğiniz takımlar arasında kimler yer alıyor? Kimleri yakından takip edeceksiniz turnuva boyunca?

"Gönül isterdi ki; Türkiye de Katar'da olsun ve büyük bir heyecanla ülkemizi destekleyelim... Birçok takım sayabiliriz. Avrupa'dan, Güney Amerika'dan. Hatta diğer kıtalardan. Ama ben büyük bir Lionel Messi hayranıyım. Biliyorsunuz, bir basın toplantısında, bana sorulduğunda, daha önceki bir sözümü hatırlatmıştım. Benim için bir de Messi, iki de Messi, üç de Messi... Kendisini defalarca izledim, hala da hiçbir maçını kaçırmamaya özen gösteriyorum. Hatta şu sıralar daha fazla; çünkü artık son yıllarında. O yüzden 2014 yılında finalde kaçırdığı kupayı kazanmasını ve kendi ifadesiyle son FIFA Dünya Kupası organizasyonunda şampiyon olmasını isterim. Onun dışında eski öğrencilerim, yakın dostlarım turnuvada yer alacak. Onları da ayrı bir gözle takip edeceğim tabii ki. Çok keyifli bir turnuva olmasını bekliyorum."

- Futbolcu, kaptan, hoca, baba, dede, imparator Fatih Terim... Sıralamada geleceğimiz yeni hikayenizin ilk cümlesi nedir?

"Herkesin kendi adına bir tahmini olabilir ama bekleyelim ve görelim..."

DİĞER HABERLER

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.