A Milli Takım Teknik Direktörü Şenol Günel, beIN Sports'a çarpıcı açıklamalarda bulundu.
İşte Güneş'in açıklamalarından satır başları:
"Futbol bir oyun ama hayatımızın merkezinde. Bir iş kolu. Endüstri olması normal. Normal olmayan bunu yönetme biçimi. Para büyüdü. Para araçtır, önemli olan değerdir. Değer bulduğunuz zaman parayı kazanabilirsiniz. Kulüplerimiz borçlu. Çok para girmesi kulüplerin düzelmesine araç olmuyor. Yönetim tarzı yanlış. Uluslararası anlamda bu sistemden beslenip güç edinenler, şimdi o gücünü kendi lehlerine kullanmak istiyor. 'Borcumuz var' diyorlar. Niye borç yaptın? Hesap vermek yok. Futbolun sahibi patronlar değil taraftarlardır. Müşteri olan taraftardır. Beni ben yapan taraftardır; kitledir. Bu sistemden beslenenler var. Oyuncular, antrenörler ve çalışanlar ön planda olmalı. Kulüplerin kurumsal olarak elbette sahibi olmalı ama patron, yapıyı yönetmeli. Bir şirkette işçisini sömüren patron kazanabilir mi? Halbuki beraber yaşıyoruz."
"Pandeminin travmaları olacak. Bir nesil gidiyor. Bir yaş grubu yok. Bırakın sporu okul ve hayat olarak da yok. Bunların yansımaları olacak. Bu çocuklar insan."
"Ekonomi büyüdü. Anlayış değişti. Beklenti büyüdü. Toplum her şeyi biliyor. Her şey daha fazla. O zaman yeni adımlar atmamız lazım. Bunu kim yapacak; deneyimli, bilgisi olanlar. Bugün zaman zaman duyuyorum. 'Fatih Hoca, Mustafa Hoca, Şenol Hoca. Bunlar işte afedersin dinozor, fosil, bir şey yapmazlar' diye duyuyorum. Ne yapmaz ya. Ben hiçbir eğitim görmeden ne yapabilirim diye düşünüyorum. O heyecanım var. Benim bu heyecanımdan sana bir zarar gelmez. 'Bunlar giderse her şey daha iyi olur' demeyin. Bunlar da olsun, yeniler de olsun"
"Bir maça 'Ölmeye ölmeye geldik' ne demektir ya? 'Vur kır parçala' ne demektir? Kadına karşı da yapılıyor. 'Ya benimsin, ya toprağın? diyorlar. Ne demek bu ya? Bu şiddet duygularıyla sağlıklı ortamı nasıl sağlayacağız?"
"Benim zamanımda futbol meslek değildi, oyundu. 'İşsizlerin, serserilerin oyunu' diye bakılıyordu. Mahallemde oyuncağım olmadığı için futbola başladım; futbolcu olmak için değil. Limon kabuğuyla oynardık. Futbol, ailesinin durumu iyi olmayan çocukların oyunuydu."
"Bir oyuncunun bonservisi 200 milyonu buluyorsa, burada bir çarpıklık var. Gelirleriniz arttığında, oyunculara verdiğiniz parayı da artırırsanız, gelirleriniz düşünce ne olacak? Az da vermek doğru değil, çok da... Güç odaklı düşünüyoruz. Güçlü, güç zehirlenmesi yaşayarak kararlar alıyor. Böyle olmamalı, birlikte yönetmeliyiz. Futbolda parayı çok ön plana çıkardık ve para amaç oldu, araç olarak kalmalıydı. Futbolda taraftarlık devam ediyorsa, hala bir ruhu olduğu içindir."