O da güzel hikâye kardeş!
Ligde 7 golü topa yüzde 35 sahip olup geçiş hücumlarıyla atmışsın Başakşehir'e… Evinde telafisi olmayan maçta rollerin değişeceğini biliyorsun. Rakibin hızlı adamlarıyla bitiremediği hücumları kendi atağına çevirecek. Konya'da Nelsson yokken kaybetmişsin, hafta sonunda maçın yok, yoğun maç trafiğinden gelmiyorsun ama defansının liderini yedek bırakıyorsun. Oyun aleyhine döndüğünde kenardan panik değişiklikler yapıyor ve "Yedekler oynamadı mı üzülüyorum" diye maç öncesi yine yufka yüreğini ortaya koyuyorsun.Sen Galatasaray'ın başında rakiplerini üzmek için varsın. Bütün bunları yapmayınca, VAR odası da "şov" yapınca üzülüyorsun. Galatasaray'da Zaniolo sağ kanatta başlayınca Boey, Rashica'nın alıştırdığı savunma yardımını alamadı, Mertens de hazır olmadığında İcardi ve Zaniolo da geri gelmeyince Buruk'un takımı ligde maçın kaybeden aktörünün hatalarına düştü. Kaan Ayhan'ın golü var ama savunmada oyunu okuması eksik ve 3 golde de kademesini kaybetti. Kerem'in çalıştığı, İcardi'nin biraz olsun toparladığı ama Okan Buruk'un geç ve Barış Alper Yılmaz gibi anlamsız değişiklikler yaptığı maçta Başakşehir kendini kupa yarı finalinde buldu. Okan Buruk'un hataları buraya kadar... İki pozisyonda net penaltı varken hakemi çağırmayan, Başakşehir'in ikinci golü başlangıcında tartışmalı faulü izletmeyen VAR odası, bu maçı kaldıramayacağı belli olan Kadir Sağlam ile birlikte battı. Tabelaya direkt etki edebilecek 3 büyük hatanın olduğu 90 dakikada Emre Belözoğlu'nun oyundan basit bir taç tartışması yüzünden atılması… "Bak o da güzel hikâye kardeş ama erken anlatılırsa tadı kaçar" demişti Ramiz Dayı… İşte bu da anlatılmışı…