Daha iyisi olamaz
Takvim yapraklarında 12 Ekim 1996 yazıyordu. Barcelona'nın rakibi Compostela... Rakip kaleye 48 metre uzaklıkta topu alan ve önüne geleni çalımlayıp 36 adımda topa 16 kez dokunarak fileleri havalandıran Brezilyalı Ronaldo, 20 yaşındaydı. Hocası Bobby Robson başını iki elleri arasına almış, muhteşem golün şaşkınlığını yaşıyor, yüz ifadesinde 'inanılmaz' yazıyordu. Önceki gün Real Madrid idmanında dar alan mini kalede başını elleri arasına alan 4 oyuncu vardı kenarda. Sebebi Arda'nın çift kalede takım arkadaşına attığı inanılmaz ters çalımdı.AS gazetesi dün ona iki sayfa ayırdı. Bundan daha iyi başlangıç olamaz. Arda'nın sihirli ayağı, İspanyolları büyülemiş durumda. Tabi bunda Real Madrid iletişim ekibinin idmanlardan sürekli videolar paylaşmasının önemi büyük. Arda daha sahaya çıkmadan Madrid sokaklarında tanınan ve fotoğraf çektirilen bir yıldız haline geldi. Mayıs ayı başında İnstagram'da 2 milyon 300 bin takipçisi vardı Arda'nın. Real Madrid'e imza attığı gün takipçi sayısı 3 milyondu. 8 günde bu rakam 5 milyona yükseldi. İspanyol medyası da genç yıldızın bu popülaritesini fırsat bilip, doğal olarak onun hakkında haberler okumak isteyen Real Madrid taraftarlarına her gün bol bol Arda haberi yağdırıyor.
İmza günü birçok İspanyol yorumcu, onun yüzde yüz kiralık gideceğini söylüyordu. Şimdi bu sükseli başlangıç, Arda'nın Amerika kampında oynanacak 4 maçın ilk ikisinde şans bulacağının kesin göstergesi. İspanyol gazetelerinde hakkında okuduğum her haberin ve iç sesimin söylediğini paylaşarak bitireyim: 'Yürü be Arda…'
İCARDİ, G.SARAY'IN FUTBOLCUSU
İcardi'nin eşi Wanda Nara, karın boşluğundaki ağrı şikâyetiyle kaldırıldığı hastaneden 2 gün sonra taburcu olmasına rağmen Arjantin medyasında hasta etiği nedir bilmeyen bir gazetecinin iddiaları ülkede büyük tepki topladı. Bu rahatsızlık olmasa İcardi, ailesiyle birlikte Milano'ya uçacak, oradan da İbiza'ya tatile gidecekti. Bu söylediklerim ''İcardi hafta içinde İstanbul'a gelecek'' haberlerini okuyan Galatasaray taraftarlarının hoşuna gitmeyebilir ama benim bildiğim; sağlık problemlerinden bağımsız Wanda'nın televizyon programı yaptığında aile kış mevsimini yaşayan Buenos Aires'te, İbiza yolculuğunu zaten planlamıştı. Gelelim kontrat meselesine. Dün Fransız L'Equipe gazetesi, PSG'nin geniş kadrosunu yayınladı ve İcardi artık o kadroda yok. Benzer bir haberi İspanyol AS gazetesi de yaptı. Paredes başta olmak üzere 9 futbolcu, kırmızı logoyla gidecekler olarak belirtilirken o kadroda da İcardi yer almıyordu. Kısaca gayri resmi de olsa İcardi, Galatasaray'ın futbolcusu. Avrupa'da 2. tur ve ağustos ortasında başlayacak lig için tahminim; İcardi'nin 24 Temmuz'dan önce gelmeyeceği yönünde. 'Tarih geç' diyenlere bu transferi ağustos ayına bırakmadan ve Avrupa'da olası santrfor değişiminde yaşanacak domino etkisinde başka takımlar rakip olmadan bitirebilmek zaten Galatasaray yönetiminin başarısıydı.
8+3 DENİLEN GARİP KURALIN TEZAHÜRÜ!
Gol vuruşu iyi değil, ikili mücadelelerde kırılgan, rakip defansa presi zayıf. Akılda kalan tek artısı topu rakip kaleye sırtı dönük aldığında şık bir dönüş yapmaktan başka bir şey değil. Yerli forvet kıtlığı olduğu doğrudur. Ancak Halil Dervişoğlu, Beşiktaş- Galatasaray arasında transfer rekabetine yol açabilecek oyuncu ne zaman oldu, bunu merak ediyorum. Önceki akşam Halil, Beşiktaş'la anlaşmıştı. Sonra telefonlarını kapatmış, öğrendik ki rotayı Galatasaray'a çevirmiş. Şenol Güneş'in, 'Bizi pazarlık için kullanmasın, ona karşı bakışım değişir.' sözünün Halil'i korkuttuğu ortada. Galatasaray cephesinde yerli forvet ihtiyacı vardı. Ama bunun tarifi yakın geçmişte yaptıklarıyla Halil değildi. Bütün bunlar 8+3 denilen garip kuralın tezahürü. Halil Dervişoğlu ne Beşiktaş ne de Galatasaray'da ideal 11'de yazılacak kapasitede bir oyuncu değil. Yaşı genç, bundan sonra daha maçın 5. dakikasında sanki 115 dakikadır sahadaymış gibi yorgun, bezgin ve zorla futbol oynuyormuş karakterinden sıyrılırsa onu da o zaman konuşuruz.