Çifte standart
19 Aralık 2015, Cumartesi

ERMAN TOROĞLU

Çifte standart

Şimdi size iki tane olay anlatacağım...
Türk futbolunda niye kaos oluyor, millet birbirini niye yiyor, niye küfür-kafir var, niye statlar dolmuyor, niye millet çoluğunu-çocuğunu, eşini, sevgilisini maça götürmüyor çok net anlayacaksınız.
Birinci olaya dönelim... Yer: Trabzon Hüseyin Avni Aker Stadı... Maç: Trabzonspor-Gaziantep...
Karşılaşma bitiyor, olaylar başlıyor.... Koridorlarda Trabzonsporlu bazı yöneticiler oturuyor. Hakemler kapıyı açıp dışarı çıkamıyor. Benim anlatacağım aynı iki olayın karşılaştırması olacak. TFF Başkan Vekili İbrahim Usta, hakemin soyunma odasını yumruklayıp, bazı şeyler söylüyor... Temsilci dışarıda, hakem içeride... Sesleri duyuyor ama görmüyor. İşin bir başka yanı koridorlarda kameralar var. Hatta Usta diyor ki; "Ben kapıyı tekmelemedim." Zaten temsilci raporunda da tekmelediği yok, yumrukladığı var. Hakemin raporunda İbrahim Usta'nın bu eylemi yok. Temsilcinin raporunda var. TFF Başkan Vekili İbrahim Usta'ya verilen ceza 1 yıl 6 ay...
Yer: Fenerbahçe Ülker Stadyumu... Maç: Fenerbahçe- Başakşehir... Karşılaşmanın hakemi; Cüneyt Çakır. Devre arası oluyor. Aziz Yıldırım ve birileri hakem koridoruna giriyorlar, hakeme ağzına geleni söylüyor Aziz Yıldırım. Hakemden 'tık' yok. Temsilci olayları olduğu gibi yazıyor. Bu olaylar olduktan sonra temsilci maçın hakemine giderek şunu söyler; "Şu şahıs ya da şahıslar size şunları şunları söyledi. Duydunuz mu?" Bu olmazsa olmazdır. Fenerbahçe maçının temsilcisi de olayları olduğu gibi yazmıştır, Cüneyt Çakır'a da bunu sormuştur. Aldığı cevap, "Önemli değil, ben yazmayacağım" olmuştur. Peki şimdi size soruyorum; koridorlardaki kameralar neyi gösteriyor? Aziz Yıldırım hakemin ne kadar arkasında ya da yanında? Kameralarda ses yok ama görüntüler net var.
Trabzonspor temsilcisi bir yönetici hem de TFF Başkan Vekili 1 yıl 6 ay ceza alırken, Fenerbahçe başkanına eylem yapılmıyor. İşte arkadaşlar siz adaleti dağıtamazsanız, bir gün bu adaleti birileri birilerine dağıtmaya çalışır. İşte o zaman sakın suçlu aramayın. İkinci yarı Cüneyt Çakır'ın idare tarzına bir bakın. Çakır, Türkiye'de öyle bir hakem ki '3 maymun'u oynuyor. Görmüyor, duymuyor ve konuşmuyor.
Aziz Yıldırım'ı duymayan Cüneyt Çakır, o kulaklarla Caner'i de duymuyor. Zaten Cüneyt Çakır işine gelmezse kimseyi duymaz.
İki olayda da temsilci yazıyor, iki olayda da kamera var. Ama birine 1 yıl 6 ay ceza çıkarken diğerine ceza yok.
Bu işler Türkiye'de artık paraya döndü.
Profesyonel 8 hakem 20 bin lira, Cüneyt Çakır ayrıcalıklı olarak 32 bin lira alıyor, bu paraların üstüne maç paralarını koyduğunda 40-50 bin lirayı buluyor. Eskiden Türkiye'de "Çocuklarımız ya topçu ya popçu olsun" derlerdi. Artık "hakem olsun" diyorlar. Zaten babadan oğula hakemler de sayılamayacak kadar oldular.

NE DEĞİŞTİ DE ARTIK ÇAKIR KÖTÜ HAKEM

Aziz Yıldırım, "Cüneyt Çakır hakem değil" dedi... Onun fikridir saygı duyarım.
İyi güzel de Aziz Yıldırım sen yıllar önce İzmirli Federasyon Başkanı Mahmut Özgener'le birilerinin telefonlarıyla konuşurken, "Benim maçlarıma Cüneyt Çakır'la, Fırat Aydınus'u gönder" diyormuşsun... Çünkü tapelere böyle yansıdı. Peki bu tapeler yüzünden bu iki hakem yani Çakır ile Aydınus, Beykoz Emniyeti'ne gidip ifade verdiler mi? O zaman çok istediğin bu hakemleri şimdi neden istemiyorsun. Neler değişti? Bilmediğimiz birşeyler mi var acabaaaaaaa?
Sevgili okuyucular Türkiye'de bunlar oluyor... Bakmayın siz basının bir kısmı yağcılık peşinde. Kimseyle kötü olmak istemezler. Bir kısmı da korkarlar, işten atılmak istemezler. Zaten aldıkları bin lira para. Çünkü bazı kulüp başkanları utanmadan arlanmadan bu çocukların işlerine son verdiriyorlar. Sevgili okuyucular, ara sıra da olsa size perde arkasını anlatıyorum. Hepinize hayırlı günler.

FAYDALARI YOK ZARARLARI ÇOK

Çizgi hakemleri eğer vazifelerini doğru yapsalardı faydalı olacaklardı. Ama yapamadılar, faydadan öteye zararları var. Hakemleri ve yardımcılarını tembelleştirdiler. Herkes sorumluluğu birbirinin üstüne atıyor. Emekli aylığı gibi de para alıyorlar. Bir araştırma yaptım, Avrupa Şampiyonası'na birinci torbadan giren ilk 8 takımın hiçbirinde çizgi hakemi yok. Eğer böyle olacaksa biz de kaldıralım.

GEREKSİZ AĞLAMALAR!

Beşiktaş maçından sonra Galatasaray Teknik Direktörü Mustafa Denizli, hakem Mete Kalkavan hakkında inanılmaz şeyler söyledi. Maçı Denizli'nin yardımcısı yönetseydi (ki hala bir yardımcısı yok) Kalkavan'dan daha iyi yönetemezdi.... Tabii ki Galatasaray açısından... Denizli'nin derbideki Galatasaray'ın zavallı görüntüsünü hakeme yüklemesine bir anlam veremedim. Zaten anlayan (!), anlamayan kimse anlam veremedi. Kalkavan'a bu hafta Fenerbahçe maçı verilince, Denizli'nin gereksiz ağlamaları taca çıktı.

FİLMİN SONUNDA KAÇ KİŞİ ÖLECEK?

Akhisar kupa maçında Sneijder 85'te, Selçuk 90'da oyuna giriyor. Herkes "Mustafa Denizli, futbolculara para kazandırmak için bu işi yaptı" diyor. Hani maç başı hikayesi var ya... Mustafa, maç başı alsınlar diye bunları oyuna sokacak kadar bu işi ayağa düşürmez, kendisini de kulübü de düşürmez. Mustafa, Galatasaray'daki futbolcu baronlarına ders veriyor tabii tribünlere de... Ama bir teknik direktör bunları yaparken sonucunu iyi hesap etmeli. İşte önünüzde bir Mourinho örneği var. Futbolcu kalır, teknik direktör gider... Futbolcular da gider ama teknik direktörden sonra. Şu anda Galatasaray'da anladığım ve gördüğüm kadarıyla silahlar çekilmiş. Bakalım filmin sonunda kaç ölü, kaç yaralı olacak.

İKİNCİ SINIF BALTALAR BİZDE VAR

Yabancı hakem fikrini TFF Başkanı Yıldırım Demirören'in aklına soktular. Önce 'Hayır' diyordu, şimdi yumuşadı. Çıkan haberlerden ve yorumlardan sonra tepkisi ne olur bilemem. Yalnız şunu söyleyeyim; Demirören'in yaşı yetmez, ben yabancı hakemle oynadım. Hiçbir faydasını görmedim. Yabancı hakemlere yerlilerden kolay ulaşılır. Bu birincisi... İkinci sebep; adam iyi hakemini sana niye göndersin. İkinci sınıf baltaları gönderecek. Onlardan bizde bol bol var. Bizden de güya hakem gönderilecekmiş o ülkelere. Ben size bir şey söyleyeyim mi, bizden gönderilenlerin çoğunun pasaportu daha girişte imha edilir.
BİZE ULAŞIN