Saygıyı aşıladı saygıyı hak etti
Vatansız milletin buhranını, evsiz-barksız insanın ızdırabını yaşamadan, anlamak ya da anlatmak için kelimeler kifayetsiz kalabilir.Statsız kalan bir takımın yaşadıkları ve zaman zaman içine düştükleri boşluk, empati yapma noktasında bize küçükte olsa imkan doğurabilir. 2 Haziran 2013'te yıkılmaya başlanan İnönü Stadı'nın, yeni yüzüyle Vodafone Arena olarak 11 Nisan 2016'da betona çeliğe-ete kemiğe bürünene kadar ki 2.5 yıllık süreçte siyah-beyazlı oyuncuların yaşadıklarına kulak vermek başarının değerini görmek adına bize doğru ipuçları verebilir.
Beşiktaş'ın şampiyonluk öyküsü Kartal'ın deplasman maçları dışında 2.5 yılda iç saha maçları oynamak için 6 statta adeta göçebe kuşuna dönmesinden geçiyor. Kendilerince sebeplerle rakipleri Beşiktaş'a kapılarını kapatan büyüklerin bu tavrı siyah-beyazlı camiada ve taraftarda iki hasleti geliştirdi. Kapılarını açan Konyaspor, Osmanlıspor, Başakşehir ve Sarıyer'e olan muhabbeti artırdığı gibi Vodafone Arena özelinde "Yuvaya" olan aidiyeti artırdı. Bu güne kadar hiçbir taraftar ötekileştirilmiş duygusuyla inşaat halindeki bir stada bu kadar değer ve önem atfetmedi. Futbolcular ev sahibi olmalarına rağmen her gün başka başka oyuncuların resimlerinin arasından soyunma odalarına gittiler. Beşiktaş, Vodafone Arena'ya çıkmasa geçen yıl olduğu gibi boşluğa düşüp, şampiyonluğu kaybedebilirdi.
Beşiktaş kötü yönetilmenin faturasını ağır ödedi. Şeref Bey'e sığındı 'FEDA' dedi. 'Baba Hakkı', 'Süleyman Seba' dedi 'CEFA' çekti. Şimdi 'FEDA' diyen, yönetimiyle birlikte 'CEFA' çeken Fikret Orman 'SEFA' sürmeye hazırlanıyor. Büyük bir cesaretle 2 Haziran'da vurduğu kazmanın ardından "Yıkma altında kalırsın" diyenlere inat, Kartal'ı karanlık tünelden çıkarmayı başardı. Stat, sponsorluk anlaşmalarında itici güç oldu. G.Saray'ın 3, F.Bahçe'nin 1 milyon dolar forma reklamı aldığı 2015-16 sezonunda Beşiktaş (Vodafone, Beko, Kalde, CocaCola ile) 14 milyon dolar gelir elde etti.
GÜNEŞ SAYGIYI FAZLASIYLA HAK ETTİ
Beşiktaş "Yensen de yenilsen de…" diye kadirşinas bir duruş sergilese de her zaman Güneşli günlerin geleceğine inandı. Şenol Güneş'i hırçın Karadeniz'in agresif, sert ama bir o kadar da hayata filozof gibi duruşuyla bağrına bastı. Almanya'daki kampın ilk gününde 'KURAL-DİSİPLİN-ÇALIŞMA' dedi. Lig başlayınca 'ADALETİ' hüküm kıldı, oyuncularına, hem kendilerine hem de rakibe saygı duymayı aşıladı. Gomez'e, Sosa'ya Quaresma'ya ikinci baharını yaşattı. Oğuzhan, Tolga yeniden zirve yaptı. İşine, futbolcusuna, rakibine saygı duyan çalışkan ve adil bir teknik adam Şenol Güneş, saygıyı fazlasıyla hak etti.