Hakemi de yendi!
Türkiye'nin herhangi bir bölgesinden bir vatandaşı Napoli'ye getirsen ve bu şehri gösterdikten sonra, "AB'ye girmek ister misin?" diye sorsan yüksek ihtimal yüzde 99 "Hayır" cevabı alırsın. İtalya'nın Kuzey'inin buralara çoktandır burun kıvırdığını duyuyorduk da görünce daha net anladık.Al şehri, vur San Paolo Stadı'na. Türkiye'de denetimlerde kuş sütü isteyen UEFA sanırım buralarda eksik mesai yapıyor.
Rus hakem Sergei Karasev de bunu fark etmiş (!) olacak ki biri abartma biri uydurma iki penaltıyla oyunu ve emekleri mahvetme yolunu seçti. Baktı ki ilk penaltıyı İnsigne, 53'te gole çeviremedi, 69'da Caner'in Mertens'le mücadelesinde top ceza sahası dışına çıkarken ahlaksızca nitelendirilebilecek bir penaltı verdi.
Türkiye'deki en eyyamcı hakemin bile cesaret edemeyeceği mide bulandıran ağır bir karardı.
Şenol Güneş, 2-2'den hemen sonra Gökhan İnler'i Adriano'nun yerine alırken, Cenk Tosun'u da Tolgay'la değiştirdi. Güneş, baştan beri Necip, Atiba, Tolgay üçlüsüyle önü kapatıp ilk yarıyı zararsız kapatmayı ve ikinci yarı hamle yapmayı planladı. Ancak penaltı golüyle gelen 69'daki 2-2'ye kadar oyunun dengesini bozmak istemedi..
Aboubakar'ın 86'da kendi hesabına ikinci, Beşiktaş adına üçüncü golü, ilahi adalet içeriyordu. Eyyamcı Rus hakeme tokat gibi bir cevap niteliğindeydi. Aboubakar, attığı iki golle Şampiyonlar Ligi'ndeki kalitesini herkese gösterdi. Kara Kartal, Napoli'yi hakem Sergei Karasev'le birlikte San Paolo'nun çimlerine gömdü. Ancak ben size kameraların göstermemiş olduğunu tahmin ettiğim daha önemli bir enstantaneden bahsedeceğim.
53'te İnsigne'nin penaltı vuruşunu Fabri çıkarıyor... Takım kaptanı Tolga, o an kulübeden fırlayıp arkadaşını alkışlıyor.
Başarıya giden yolun tarifi iki yerde gizlidir. Kulübede ve bir takımı oluşturan yüreklerde...
Yolun ve bahtın açık olsun Beşiktaş..