Gereği yapıldı!
Kadıköy'deki oyun ve skor iki takımında futbol iklimini etkiledi. Lokomotif forvetsiz, altı orta saha ile oyunu tutup, fırsat kollamayı tercih eden bir stratejinin peşindeydi.Fenerbahçe ise oyunu hemen kontrol altına almasına rağmen, öne koşuları istekli ve çok adamla yapmıyordu. Sahanın her yeri, "Gol yemeden yürüyelim" mesajı taşıyordu.
45'teki gol olmasa, başka bir ikinci yarı ve skor ile de karşılaşabilirdik. Soyunma odasına 1-0 ile gitmek, maçı devam ettirirken rakibi cesaretlendirdiği gibi, F.Bahçe'yi de daha az risk almaya, daha çok geride beklemeye itti.
Bu ortamda oyuncu kalitesini daha yüksekte tutan ve turu geçme isteğini de rakibinden daha fazla gösteren taraf olarak, Fenerbahçe Avrupa Ligi'nin en iyi onaltısının arasındaki yerini aldı.
Maçı teknik olarak yorumlamak ne kadar doğru olur bilemiyorum. Çünkü oyunun değil, sonucun ön planda olduğu bir stratejisi vardı. Maç sonunda Gökhan Gönül, "Hocamız bizden galibiyet için oynamamızı istedi ama biz yapmadık" derken, oyunun ruhunu da tercüme etti.
Bazen ipler teknik adamın elinden çıkıyor ve takım kendi bildiğini yapmaya başlıyor. Bir puan mücadelesi seyretsek, kayıplar nedeniyle eleştiri üretebilirdik ama tur için gerekenin yapıldığı bir mücadele vardı karşımızda.
Ozan'ın bu deneyimleri yaşaması, takımının en fazla koşanlarından olması bir başka notumuz. Van Persie sonunda bir maçı tamamladı ama sahada olduğu süre içinde, "Ben buradayım" görüntüsü de vermedi. Mehmet Topal ve iki kule stoper; Kjaer ve Alves'in mükemmelliğinin de altı çizilmeli. Her şeyin ötesinde, bugünkü kuralarda hiçbir takım F.Bahçe ile eşleşmek istemeyecektir.
Bu hissi yaratmak ve kazandıkça güveni geliştirip, hedeflerden vazgeçmeden oynamaya karar vermek de büyük bir gelişmedir. Derbi öncesinde F.Bahçe oyuncu grubu ciddi şekilde kaynaşmış ve hırslanmış gözüküyor. Bu ruhu yaratmak, takım olmak demek zaten.