Tek silahımız kaos!
Tribünlerin coşkusuna veya maç öncesindeki şova rağmen, oyuncularımız da teknik heyet de hazırlık maçını "oynayalım, bitsin" kafasıyla yaşadılar. En azından 60 dakika civarındaki değişiklikler gelene kadar. Topa ve oyuna bu kadar hakim olmalarına rağmen, oyunu kurma ve yönlendirmede böylesine eksik kalmalarını başka türlü açıklamak istemiyorum. Yoksa ofansif anlamda hiçbir kurgu ve plan görmediğimizi söylememiz gerekirdi.Fatih Terim adı etrafında dolaştığımızda da, on biri sahaya sürmüş, onların ne yapacağını beklemeye başlamış demek de istemiyoruz. Ama bizim gördüğümüz aslında net olarak bu fotoğraf. Özel bir çalışma olmadan, sadece maç trafiğinde, tecrübesinde bir durak daha geçmek adına sahaya çıkmış gibilerdi. Bu noktadan da eleştiri getirmek doğru olmayabilir. Ligin yeni bittiğini, üç gün önce kupa finalinin oynandığını düşünürsek, bu kadroyu tekrar motive etmek, futbolun içine çekmek ve iddialı bir maça çıkarmak da kolay değil. Teknik heyetin görevi bu ama yapmak zor.
Böylesine yetenekli ve yaratıcı bir orta sahanın, takımın santrforunu bir saat boyunca pozisyona sokamaması, bundan sonraki süreçteki analiz döneminin birinci maddesi olmalı. Ya planları yoktu, ya da niyetleri. Tüm sorumluluğu Arda Turan'a vermek ve ondan bir şeyler beklemek eğer grubun alışkanlığı haline gelirse, durdurulması en kolay takımlar arasındaki yerimizi alırız.
31 kişilik kadronun 23'e inme etabı da bu maçla son buluyor. Kim kalacak - kim gidecek? Fatih Hoca şimdi bu zor kararı verecek, bir o yana bakacak, bir öteki tarafa. Öncelikle birden fazla mevkide oynayacakların üstünde duracak. Eski Fatih Terim olsa, "kıyamadıkları var" derdik ama bu turnuvada daha analitik düşünecek. Öyle de yapması gerekir. Yetenekli bir jenerasyon yakaladık. Emre Mor'u gördü herkes. Düzenimiz esasında "düzensizlik-kaos" olduğu için, farklı olan her oyuncuya ihtiyacımız var.