48. dakikada bitti!
İki maçta yenilen 4 gol, kaybedilen 6 puan... Neyi, neleri yanlış yaptık, bu duruma düştük?Hırvatistan'dan ayrı olarak İspanya maçına çok özel bakmamız lazım... Herkesin tahmin ettiği bir oyun oynandı. Zaten bu oyunu değiştirme şansınız yok gibi... Yani burada anlatmak istediğim; İspanya'nın topa pasla sahip olacağı ve her şekilde sizden oyun üstünlüğünü ele alacağı bekleniyordu. Bu da oldu. Ha biz neyi yapabilirdik? Çok daha sıkı bir savunma yapabilir, zaman zaman topu kaybetmeden paslaşabilir veya hücuma çabuk çıkabilirdik.
Ama bizim yapamadıklarımız agresiflik ve savunma sürekliliği ile topa sahip olup, hücuma çabuk çıkamamaktı. Böyle olunca da beklenen oyun istenmeyen sonucu getirdi. Maç esasına bakarsak 48. dakikada gelen 3. golden sonra bizim için de onlar için de bitti...
Mehmet Topal'dan stoper yaratma çabası doğru muydu?
Bu tip mağlubiyetlerde hemen ne oynandığına bakmadan, neden öyle olduğu sorusunu sorarız. Demek istediğim Mehmet'in pefrormansı mı kötüydü yoksa sadece stoper menşeili olmadığı için mi eleştirildi? Tabii ki çok düşünmek lazım ama bu tercihin bütün oyunumuzu belirlediğini söylemek mümkün değil. Eleme maçlarına baktığımızda da Mehmet Topal'ı ön liberoda değil, stoperde kullandığını görürüz Terim'in...
Tribünlerin Arda'yı ıslıklaması kötü futbolun yansıması mı oldu?
Tribünlerin bence takımına yanlış bakışıydı. Ben başka bir ülke taraftarında böyle bir tepki görmüyorum açıkçası. Başarılı olan insana, futbolcuya bakışımız hep başarı odaklı. Artık günümüzde futbolcuya olan sevgi bıçak sırtı gibi. Ondan hep en yükseği talep ediliyor, en küçük başarısızlıkta bu sevgi eleştiriye ve nefrete dönüyor. Bu bence çok kötü bir bakış açısı. Kabul edelim ki, ister takımın en kötü oyuncusu olsun veya bu turnuvanın en kötüsü seçilsin Arda Türk futbolu için çok önemli bir isimdir. Tabii ki eleştireceğiz futbol anlamında ama eleştirmek, yuhalamak ve oyundan çıkmasını istemek çok çok farklı şeylerdir.