İyi ki tribünlerde taraftar yok!
Her sezon yarış olurdu da böylesi pek görülmezdi. Artık sahayı bir kenara bırakan kulüpler, sosyal medya ve basın üzerinden taraftarlarını yönetmeye çalışıyorlar. Açıklamalara ve sözlere bakarsak, birbirlerine selam bile vermemeleri lazım. Ama yeri geliyor Kulüpler Birliği toplantılarında şakalaşıyorlar. Ortada ters bir durum var. Ya da 'Şampiyon olmak için her yolu denemek lazım' mantığının getirdiği bir eylemi yapıyorlar. Çünkü bilirsiniz en çok duyduğumuz şey "Aynı gemideyiz" lafı. Gemi delik deşik olmuş. Allah'tan batmıyor, bir şekilde yüzmeye devam ediyor! Son zamanlarda yaşananların Avrupa'da eşi benzeri yok. Hakaretlerin havada uçuştuğu bir dönemde dua etsinler ki tribünler boş. Aksini düşünmek istemiyor insan. Sosyal medya denen yerde unutmayalım ki genç insanlar çoğunlukta. Bu açıklamalara imza atan insanlar ise baba, dede, amca yaşlarında. Bu kuşağa bu kadar zarar vermeyelim. Şimdi iki insan futbol konuşmaya başladı mı iş sahadan çıkıyor. Eski tartışmalarda bir tatlılık, bir güzellik vardı. Bugün gerilime dönen sohbetler var hayatta. Maçlar böyle kazanılmaz. Futbolun aktörleri teknik adamlar, futbolcular ve sonra da taraftarlardır. Şu rol çalma işini bir kenara koyalım.
***
TARİHİ BİR OLAY VE TARİHİ BİR ADIMDIR
Genç sporcuların en büyük hayali ülkemize madalya kazandırmak. Ama bir kritik nokta daha var: Ay-Yıldızlı bayrağımızı göndere çektirirken gelecek adına bir meslek edinmek, okumak. Devlet yine büyüklüğünü gösterdi. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde dün düzenlenen Milli Sporcu Bursu Tanıtım Toplantısı tarihimiz için önemlidir. 'Eğitim mi, spor mu?' ikilemi sorunu ortadan kalkmıştır. Sporunu yaparken yüzde 100 burslu okuyacak bir sporcu; yarınların da mühendisi, doktoru, pilotu olacaktır. Bu açıdan spordan ya da eğitimden feragat etme dönemi kapanmıştır. Sporun ekonomisi ve altyapısıyla ilgilenen, tesisleşme kadar sporcu yeti��tirirken sosyolojisine ve psikolojisine de inanan, bunun için büyük mesai harcayan devlet büyüklerimizi kutlar, minnet duygularımı sunarım.
***
AMAN DEĞİŞTİRMEYİN BOZUK DA OLSA OYNARIZ!
Sahaların durumuyla ilgili SABAH SPOR olarak 2 gündür önemli haberlere imza atıyoruz. Bu konuda en çok Futbol Federasyonu suçlanıyor. Kulüplerimiz önce transfer sonra da birbirleriyle yaşadıkları çatışmalar nedeniyle maçlarını oynadıkları zeminlere iyi bakmıyorlar. Aslında TFF yetkisi gereği zemini kötü olan statlardaki maçları başka yerlere kaydırabiliyor. Bununla ilgili alınan birçok karar da var. Fakat Süper Lig ve TFF de bu bir sorun. Zemin kötü bile olsa saha değiştirmeye hiçbir kulüp yanaşmıyor. Böyle bir karar aldığınız anda da telefonlar susmak bilmiyormuş; "Niye bizim stadımız değişiyor?" O zaman bu zeminlere daha iyi bakın. TFF de denetimleri sıklaştırsın.
***
BİR DEVİR KAPANIYOR...
Şampiyonlar Ligi son 16'da bu hafta oynanan 4 maç bize bir kez daha gösterdi ki futbol genç oyuncuların, özellikle de hızlı ve atletik isimlerin oyunu artık. Son 15 yıla damga vuran Messi- Ronaldo rekabeti artık sona ermek üzere. Bu hafta Messi de kaybetti, Ronaldo da. Kazanan iki genç isim, Paris Saint Germain'den Mbappe ve B. Dortmund'dan Haaland. İkisi de hızlı, ikisi de güçlü. 2015'ten beri Şampiyonlar Ligi kazanamayan Barcelona da tüm Avrupa'ya 'kulüp nasıl kötü yönetilir? Dünyanın en iyi futbolcusu kadrosundayken bile nasıl her sezon Şampiyonlar Ligi'nde fiyasko yaşanır?' bunu öğretiyor. Barcelona'nın başkanı, yönetimi yok, borcu 1 milyar Euro civarında. Messi de sezon sonunda kontratı bittiğinde gemiyi terk edecek. Ronaldo'nun ise gelecek sezon Juventus'ta kalması zor ihtimal. Futbolda bir devir kapanıyor.