Çanakkale Savaşı'nda kaldırdığı mermi ile hafızalara kazınan Seyit Onbaşı, Çanakkale Zaferi'nin 107. yıl dönümünde gündem oldu. Vatandaşlar, Seyit Onbaşı ile ilgili bilgileri ve hayat hikayesini sorguluyor. Peki, Seyit Onbaşı kimdir? Kaldırdığı mermi kaç kilo? İşte detaylar...
SEYİT ONBAŞI KİMDİR?
Seyit Ali Çabuk veya bilinen adıyla Seyit Onbaşı (Eylül 1889 - 1 Aralık 1939), I. Dünya Savaşı'nda Çanakkale Cephesi'nde çarpışan Türk asker.
I. Dünya Savaşı sırasında Çanakkale cephesinde Rumeli Mecidiye Tabyası görev yaptığı sırada top mermilerini insanüstü bir güçle sırtlayarak top kundağına yerleştirmeyi başarmış ve Birleşik Krallık'a ait Ocean Zırhlısı'nı dümenden vurarak kontrolden çıkmasına ve bir mayına çarpıp batmasına sebep olmuştur. Seyit Onbaşı'nın yaşadığı bu gerçek olayın anlatısı, halk muhayilesi içinde efsanevi bir anlatıya dönüşmüştür.
SEYİT ONBAŞI HİKAYESİ
1889 yılının Eylül ayında Balıkesir'in Havran ilçesi Manastır (sonraki adı Çamlık, şimdiki adı Koca Seyit köyü) köyünde dünyaya geldi. Babası Abdurrahman, annesi Emine idi.
1909 yılında Osmanlı Ordusu'na katıldı. Balkan Savaşı'nda çarpıştı. I. Dünya Savaşı'nın başlaması ile 1914 yılında Çanakkale Cephesi'nde topçu eri olarak göreve başladı.
Çanakkale Boğazı'ndan geçerek İstanbul'a gitmek isteyen Müttefik donanması 18 Mart 1915'te Anadolu ve Rumeli hattındaki tabyalara yoğun bombardıman yaptıkları sırada Rumeli Mecidiye Tabyasında görevliydi. Bombardıman sırasında düşman gemilerinden atılan bir mermi Seyit Ali'nin bataryasında cephaneliğe isabet edip havaya uçurmuş; bataryadaki erlerden on dördü hayatını kaybetmiş, yirmi dördü ise yaralanmıştı. Sadece Seyit Ali ile Niğdeli Ali isimli arkadaşı yara almadan kurtulmuşlardı. Bataryanın toplarından sadece bir tanesi kullanılabilir halde idi. Türk topçusunun yoğun karşı ateşi ve daha önceden Nusret mayın gemisinin yerleştirdiği mayınlar saldırıyı püskürttü.
Müttefik donanmasının başındaki Amiral De Robeck, saat 17.50 sırasında yavaş yavaş boğaza doğru donanmanın yol almasını istedi. Bombardıman sırasında tabyada çalışır durumda kalan tek topun mermi kaldıran kaldıraç kısmı bozulduğu için Seyit Ali, yanındaki arkadaşı Niğdeli Ali'nin yardımıyla sırtına bir mermi yüklenmiş ve karşısındaki gemiye ateş etmiştir. Üçüncü atışında İngilizlerin en büyük savaş gemilerinde olan HMS Ocean adlı gemiyi dümen donanımından (arkadaki pervaneden) vurdu. Atılan top, geminin su kesiminin altına isabet ederek geminin yan yatmasına neden oldu. Gemi kontrol edilemez bir hâle geldiğinden dolayı Nusret mayın gemisi'nin döktüğü mayınlardan birine çarptı. Ocean zırhlısı, kimi kaynaklarda saat 18.00 civarında kimi kaynaklarda ise 22.00 civarında Eskihisarlık diye bilinen bugün Çanakkale Şehitler Anıtı'nın bulunduğu alanın karşısında sulara gömüldü ve Müttefik donanması Çanakkale'den ayrıldı. Seyit Ali'ye ödül olarak onbaşılık unvanı verildi.
SEYİT ONBAŞI'NIN KALDIRDIĞI MERMİ KAÇ KİLO?
Seyit Onbaşı'nın o gün kaldırdığı top mermilerinin ağırlığı hakkında çeşitli kaynaklarda farklı bilgiler bulunur. Mecidiye Tabyası'nda sergilenen savaştan kalma top mermisini hassas kantarla tartan araştırmacılar, Seyit Onbaşı'nın sırtladığı net kütlenin 215 kilogram olduğunu belirlemiştir. O atıştan sonra Müstahkem Mevki Komutanı, Seyit Ali Onbaşı'dan top mermisi sırtında fotoğraf çekilmesini istedi ancak Seyit Ali Onbaşı ne kadar zorlansa da top mermisini kaldıramadı. Bunun üzerine Harp Mecmuası için ancak tahta bir mermi maketiyle fotoğraf çekilebildi. Fotoğraf, Harp Mecmuası'nın ikinci sayısında yayımlanmıştır. Nisan başlarında 19. Fırka Tümen Komutanı Mustafa Kemal, onu Bigalı köyündeki karargahında konuk etti.
1918 yılında terhis olup köyüne dönen Seyit Ali, ormancılık ve kömürcülük işlerine devam etti. İlk evliliğini yaptığı eşi Emine'den Ayşe (1911) ismindeki ilk kızı savaştan önce dünyaya gelmişti. İkinci kızı Fatma 1922 yılında doğdu. Kurtuluş Savaşı sırasında tekrar orduya çağrıldı ve 26 Ağustos 1922'de başlayan Büyük Taarruz'a katıldı.
Seyit Ali, ilk eşi Emine Hanım'ı kaybettikten sonra ikinci evliliğini Hatice Hanım ile yaptı. Bu evlilikten Ramazan, Osman, Abdurrahman isminde üç oğlu oldu. 1934'te Balıkesir'den de Çanakkale'ye giderken Havran'da konaklayan Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk ile görüştü. Soyadı Kanunu ile Çabuk soyadını aldı.
Ömrünün son yıllarında bir süre zeytinyağı fabrikasında hamallık, daha sonra ayakkabı yamayarak geçimini sağladı. 1 Aralık 1939'da zatürre hastalığı yüzünden hayatını kaybetti.