Babayiğit Martin Atkinson
İlk devre bittiğinde maçı izleyen herkes çok rahatsızdı. Milli Takımımız ilkel bir top oynuyordu. Rakip fazla gol pozisyonu bulmasa bile sahada ne yaptığını bilmeyen, saçma sapan işler yapan bir Milli Takım vardı. İleride hiçbir topu tutamıyorduk, orta saha direncimiz yoktu, hücum organizasyonumuz çok eksikti... Kısaca pozisyon vermesek de kötü bir takım görüntüsündeydik.Bu yarıda Arda biraz bir şeyler yapmak istiyordu, hepsi bu! Cenk ileride tek başına hiçbir şey yapamazken Ozan ve Selçuk sıradan futbolcular görünümdeydiler. İkinci yarı başladığında aslında görüntü fazla değişmedi. Herkes 'Gökhan Töre, Volkan ne zaman sahaya girecek de ileride top tutup pozisyon üreteceğiz' derken, sahneye Serdar Aziz ya da cesur İngiliz hakem Martin Atkinson çıktı.
Bu tür maçlarda kolay çalınamayacak bir penaltı çaldı hakem. Karar doğru muydu? Kesinlikle doğruydu. Caner soldan ortaladı, Serdar Aziz yüksekten gelen topa hamle yaparken rakip tarafından kolu ve omzundan çekilerek düşürüldü. Ama dedim ya bu penaltıyı verebilmek her babayiğidin harcı değildir.
Penaltı golüne kadar çok kötü oynayan Milli Takımımız rahatladı, moral kazandı. Sonraki dakikalar biraz daha gerçek kimliğimize bürünür olduk. Bu sefer sahneye Arda çıktı. Önce rakibini geçti, ceza alanına yaklaştı ve Hakan Çalhanoğlu'na öyle güzel bir top attı ki Hakan'a da zaten hep yaptığı gibi iyi vurmak kaldı.
Bu tür maçları kazanmak çok önemli. Görev başarıyla tamamlandı ve artık Konya'da İzlanda karşısında alınacak bir puan bizi Play-Off'a taşıyacak. İzlanda maçında beraberliğin yetmesiyle, galibiyete ihtiyaç arasında dağlar kadar fark vardı. Bence yüzde 95 Play-Off'tayız.
Dün gece sahanın yıldızı tartışmasız İngiliz hakem Martin Atkinson'dı. Bu tür maçlarda verilmesi zor bir penaltıyı tereddütsüz çaldı. O kadar sakin, o kadar beyefendi bir görünümü var ki oyuncular üzerinde müthiş bir sempati ve güven yaratıyor.