Hayatımızı dolduran günlerin hikâyesi
Başlarken…Maç yorumlamayı özledim, foto muhabiri arkadaşlarım anı yakalamayı özlediler, editör arkadaşlarım maçı anlatan manşeti bulmayı, detayları sıralamayı, sayfa sekreterleri arkadaşlarım da o içeriği nasıl güzel sayfalarımıza aktarırız diye düşünmeyi özledi. Gazetecilik 365 gün 24 saat, savaşta, salgında, nefes aldığımız sürece yaşadığımız heyecan. Siz Koronavirüs ve spor dünyası hakkındaki tüm haberleri bu sayfalarda elbette bulmaya devam edeceksiniz ama ben bu köşede soluklanmanız için dünya futbol tarihinin sayfalarında bir tura çıkartacağım sizleri. Futbol dolu günler geri gelene kadar futbolun hayatımızı doldurduğu günlerin hikâyesi...
Messi'nin İtalya'ya çıkan SOY AĞACI
HER Güney Amerikalı futbolcu için Avrupa'da futbol oynarken yabancı sınırlamasına takılmamak adına İtalyan ve İspanyol kökenlerini arşivlerden ortaya çıkartıp ikinci pasaport alması çok duyduğumuz hikâyedir. Messi buna ihtiyaç duymayanlardan ama onun da soy ağacına baktığımızda İtalya'dan Arjantin'e bir göç hikâyesi görüyoruz. Maradona'nın köklerine ilerleyen günlerde bakarız ama Arjantin'de Rosario'da doğan ve büyüyen ardından fiziksel olarak gelişim problemi gösterdiği yıllarda hem futbol hem de tedavi için ailesiyle Barselona'ya göç eden Messi'nin soy ağacında İtalya'da Recanati'de 1797 yılında doğan ve 1857'de hayatını kaybeden Pacifico Messi yatıyor. Aile 1893 yılında Arjantin'e göç eden çocuklarla büyürken, bir kısmı da İtalya'da yaşamaya devam ediyor. Lionel Messi'nin büyük büyükbabası işte o göç eden gençlerden biri. Lionel Messi'nin bugün İtalya'da sakin ve elbette şöhretten uzak hayatlarına devam eden Mascia, Luca, Rudy ve Romina adlarında dört yeğeni var. Hatta biri kasabadaki yapı markette satış elemanı olarak çalışıyor ve Lionel Messi'nin bir gün Recanati'ye gelmesini bekliyorlar.
Atletico tarihinin en iyi santrforu Falcao
BIR kulüp tarihinin en iyi 11'ini yaparken internette anketlerle cevaplar aranır. Çoğu zaman da 40 yaş üstündekiler ortaya çıkan bu en iyi 11'i beğenmezler çünkü genç kuşaklar kendi dönemlerinin yıldızlarına oy verirler. Atletico Madrid tarihinin en iyi 11'i şimdi sayacağım isimler olabilir mi? Bence de hayır ama son 10 yılda kulübü kaybedenler kulübü kimliğinden sıyırıp alanların da hakkını vermek lazım. Teknik direktör koltuğunda elbette ki Simeone var. 19 yıl sonra gelen şampiyonluk, Real Madrid'in stadında kazanılan Kral Kupası, kaybetse de oynadığı iki Şampiyonlar Ligi finali ve 2 Avrupa Ligi kupası. Kalede son yıllarda La Liga'nın en iyi kalecisi Oblak var. Defans hattında son 10 yılın marka üç ismi Juan Fran, Godin ve Filipe Luis'e Luiz Pereira eşlik ediyor eskilerden. Orta sahada büyük kaptanları Gabi ve alt yapıdan yetişen Koke'nin yanında gençler bile Luis Aragones'i unutmamış. İspanya'ya 44 yıl sonra Euro 2008'de kupa kazandıran, Fenerbahçe'den de yolu geçen Atletico Madrid'in efsane futbolcusu ve teknik adamı. Forvet hattında Futre unutulmazdı ama yeri en garanti adam en iyi yıllarını Premier Lig'de geçirse de "Çocuk" Fernando Torres'ti. Beni şaşırtan Atletico tarihinin en uçta en iyi santrforu için zorlu bir oylamadan yüzde 18 oy alarak adını 11'e yazdıran Falcao oldu.
Dukla Prag'ın efsane deplasman forması
BU devirde forma koleksiyoncusu olmak kolay değil, bırakın eski formaları, Avrupa'da kulüp mağazalarında her sezon üç farklı versiyonu çıkan taraftar formalarından birini koleksiyona katmak için 600-900 TL'yi gözden çıkarmanız lazım. Ben kült bir formanın hikâyesini anlatayım. Dukla Prag'ın 1960'larda giydiği deplasman forması, futbol koleksiyoncularının favorilerinden. Futbol tarihinin en kült formalarından biridir Dukla Prag'ın deplasman forması. Sarı zemin üzerine yakası ve kolları kırmızı forma. Peki nedir onu özel yapan? İngiliz grubu Half Man Half Biscuit'in 1986'da çıkardığı ilk single: "All i want for christmas is a Dukla Prague away kit"i (Noel için tek dileğim bir Dukla Prag deplasman forması) duyan formanın peşine düşer. 1993'de Çekoslovakya tarih olur. Yıkılan rejimin kulübü Dukla Prag da çöker gider. Şimdilerde Çek liginde Marila Pribram diye bir takım var Dukla Prag'ın devamı...