‘Azizsilin’ bile fayda etmez!
Soyunma odalarında tartışmalar olabilir. Yumruk yumruğa kavgalar da olur. Zamanında bunu hepimiz yaptık. Ama sahaya çıktığın an her şey biter. O artık soyunma odasında kalmıştır. Ama dün önce Caner'in olayı, ardından Diego-Gökhan Gönül tartışması. Bu olaylar, Fenerbahçe'de otoritenin sıfırlandığının göstergesidir. Bunlara bırakın 'Azizsilin'i 100 cc vermeyi atlara yapılan şırıngayla versen yine tesir etmeyecek. Çünkü takımın içindeki dayanışma bitmiş. Peki bunu sağlayacak adam kimdi? Teknik direktör Vitor Pereira'ydı. O kendi disiplinini sağlayamıyor, çok maçta atılıyor veya atılmayı hak edecek hareketler yapıyor. İmam bunu yaparsa, cemaatin daha fazlasını yapması çok doğal.Matematiksel olarak Fenerbahçe, Beşiktaş'ı yakalar mı? Yakalar... Ama Fenerbahçe'nin bu görüntüsüyle çok zor ihtimal. Bu teknik direktörün tuhaf takıntıları var. Önce iki yumurtayı birbirine vurarak kırdı: Fernandao ve Van Persie... Sonra Diego'yu aldı karşısına. Onunla top gibi oynuyor. Volkan Şen'i oynatıyor, bırakın Fenerbahçe'yi sahanın en iyi adamlarından biri... Adam "Yoruldum, ayağım çekiyor, sakatlandım" derse al kenara tamam. Veya sen adama çıkarken, "Kardeşim seni 60-65 dakika oynatacağım, sonra alacağım. Ne var ne yoksa ver sonra alacağım" dersen tamam. Ama normal bir teknik direktör dün gece Volkan Şen'i yine oyundan almazdı. Diego ne yapsın? Dün gece maçın en iyi pozisyonlarından birini yarattı. Ama Gökhan Gönül ile kapıştılar. Bu olay, bu maçta olan bir olay değildir beyler. Bunun evveliyatı vardır. Bu nokta patlama noktasıdır.
Fenerbahçe'nin normal şartlarda, bu Galatasaray'ı yenmesi lazım. Wesley Sneijder uzun zamandır yok. Selçuk İnan şöyle böyle... Ryan Donk diye bir oyuncu aldılar, oynatıyorlar, 10 tane top aldı 35 tane topu rakibe verdi. Bilal oyuna girdi, herkes ondan biraz top yapmasını bekledi. O da aldıklarını rakibine verdi. Sneijder eski Sneijder değil. İyi top atıyor, bir şeyler yapıyor ama gücü yok. Podolski'ye kızamazsınız. Belli o kuvvetli ama istediği topları alamıyor. Nitekim net bir şekilde ofsayt olmayan bir pozisyonda topu 30 metre götürdü ve golü attı. Ama yardımcı hakem bu gole müsaade etmedi. Sağda Semih Kaya'yı oynatıyorsun, orada Sabri Sarıoğlu diye bir adam var. Ama Sabri oyuna girerken forma değiştiriyor, göbeği maşallah olmuş. Kırkpınar'da başaltı güreşir. Hakan Balta vazifesini yapanlardan... Sessiz sedasız düzgün oynadı.
Korkak KALKAVAN
Peki bütün bunlara rağmen "Bu Galatasaray, Fenerbahçe ile nasıl berabere kaldı?" diyeceksiniz... O bildiğimiz Muslera sahneye çıktı. Zaman zaman stoper oynadı, zaman zaman kaleci oynadı ve maçı berabere bitirdi. G.Saray takımı son 5-6 maçına göre biraz daha iyi mücadele etti. Bunda seyircinin de baskısı vardı. Peki hakem nasıldı? Korkak... Cesaretli değil. Avantaj oynatamıyor. Hepsine varım. Peki kardeşim, sahanın içindeki duracak yeri de mi hala bilemiyorsun. Seni FIFA hakemi yaptılar. Yine altını çizerek söylüyorum. Bir hakem sahada futbol topuyla çarpışıyorsa o hakem değildir. Bir hakem topa, oyuna ve futbolculara müdahale edemez, onların önünde bulunamaz, arkadan takip eder. Ama bunlar daha pişmeden FIFA oluyorlar, ondan sonra da dünkü sahneler ortaya çıkıyor. 90 dakikaya bakıldığında pozisyon olarak Fenerbahçe bir tık daha öndeydi. Muslera maçı berabere bitirdiğine göre Galatasaraylılar memnundur. 'Fenerbahçe nasıl?' derseniz. Orada bir yumak var, karman çorman. Nasıl ayıklarlar, sezonun sonuna nasıl gidilir, sonra ne olur? Bunun da sorumlusu en tepedeki adamdır. Kimse değil! Ama yıllardır bu işler kötü olursa suçlular hazırdır. Teknik direktör ve futbolcular... İyiyse "Ben yaptım"dır. Yani yıllarca La Fontaine'den masallar... Ninni yavrum, ninni... Uyutayım seni!