Vay anam vay
60 yıldır spor aleminin içindeyim. Karaciğer, dalak, pankreas evelallah baya bir bilgim vardır. Çok arkadaşım olmuştur spor aleminde. Spor aleminde bir uygulama yapanlar vardır, mesela futbolcular, hakemler, antrenörler...
Bir de öbür alem vardır yöneticiler, gazeteciler, televizyoncular.
Bizim işimiz sporun bu tarafı.
Hoş ben sonradan gazete ve TV tarafına da girdim ama sporun bu tarafı değişiktir.
Futbolcu, teknik adam, hakem bunlar ayrılmaz üçlüdürler. Çünkü kayıt battı mı bu 3'ü beraber batar. Diğer grupta ne ararsanız bulursunuz. Bir gün bir yerde batarlar.
Bir yöneticinin sen bunu yaz dediğini yazanlar yakalanırlar.
Yazdığı yalandır, seneler geçer başka bir gazete TV'de yorum yaparlar ve bu sayede patronlar onu kullanırlar. Yani patronların kullandığı adamlar vardır kullanmadıkları da vardır.
Bunlar kum saatleri gibidirler.
Döndürüp döndürüp kullanırsınız nokta... Şimdi gelelim sadede... Fazla uzağa gitmeyeceğim, benim futbolculuk yıllarımda karşı takımda oynayan Zekeriya Alp Beşiktaş'ta. Yine benim futbolculuk yıllarımda 1-2 maç hakemliğimi yapan Yusuf Namoğlu. Sonra hakemlik yıllarım Yusuf Namoğlu hakem arkadaşım bu sefer Zekeriya Alp Beşiktaş'ta yönetici. Bakınız kayık gidiyor, hep içindeyiz. evvelsi gün Fotomaç ve Sabah'ta bir yazı kaleme aldım. Daha doğrusu kaleme almadım Namoğlu ile tele röportaj yaptım. Bazı soruları Yusuf'a Whatsapp'tan yolladım o da bana Whatsapp'tan cevap verdi. Sonra dedi ki "O zaman benim yardımcım olan Bedri Dölkeleş de bu işleri biliyor. Ona da yollayacağım soruları onun da ekleyecekleri olabilir dedi ve bana ikisinin de cevaplarını Whatsapp'tan yolladı. Yani telefonumda var. Ben de bunları şu an güvendiğim bir gazeteciye attım. Ne olur ne olmaz telefon arızalanır ya da suya düşer falan... bir şeyleri düzelteceksek hep beraber düzelteceğiz. Dün bazılarının Yusuf Namolğu'nun ağzından Erman Toroğlu'nun söylediği yalan diye bir tweet attılar bana.
Bu yazıyı yazana kadar Namoğlu nasıl bir açıklama yaptı bilmiyorum. Eğer bir röportajı yaparsam kendi fikirlerimi içine katmam, olduğu gibi yazarım. Aynen şu anda da yazdığım ve yazacağım yazı gibi.
İki gün evvelki Namoğlu ve Bedri Dölkeleş'in dedikleriydi. Ama bu yazı benim yorumlarım... Namoğlu ile yaptığım röportajda iki olayı atlamışız. Onları Yusuf'un ağzından yazacağım. Sonra benim ağzımdan devam edeceğim yorumlara.
Yusuf bana röportajın içinde şunları söyledi: Özellikle G.Saray- Konya maçında Hüseyin Göçek ısrarla penaltı gösterdi. VAR'daki hakem Halis Özkahya, Göçek'i çağırmadı...
Ve burda devam etti Namoğlu:
VAR hakemi Halis, Hüseyin'i çağırıp 'Bak bu pozisyon çok temiz bir daha seyret G.Saraylı oyuncu penaltı yapmıyor' deseydi bu işler olmayacaktı...
Ve Namoğlu sonra devam etti: Bu olay kamuoyunda çok büyüdü. Biz komite olarak toplandık Göçek'le Özkahya'ya lig sonuna kadar maç vermeme kararı aldık. Bunu açıklamadık, açıklamayacaktık. Ama TFF Başkanı Yıldırım Demirören benle konuştu dedi ki 'Başkan çok üstüme geliyorlar bu işte, bir açıklama yap biz de açıklama yaptık. Bu şu ana kadar olmayan bir olaydı ve bunu başkan istedi.
Ama olay büyüdü Beşiktaş, Fenerbahçe, Başakşehir başkanlarının başkanlığında Kulüpler Birliği bazı takımlarının da katılımıyla bir bildiri yayınlandı ortalık karıştı. Herkes bize saldırdı.
'Bu açıklamayı nasıl yaparsınız' diye. Benim çok üzüldüm nokta burda oldu. Demirören açıklama yap demesine rağmen kendisi hiçbir açıklama yapmadı.
Baskıdan dolayı. Namoğlu teknik ekip konusunda, ki bu teknik ekip dünyanın her yerine yayıncılık yapan Şahingözü grubundan İstanbul'daki yayına kulüplerden isim alınmasının yanlış olduğunu söyledi ve dedi ki kulüp önemli değil kulüp TV'lerinden çalışanların buraya alınmaması gerekir' dedi. Bu Beşiktaş, Fener, G.Saray, Trabzon olabilir. Bu kulüplerin TV'lerinde çalışan insanların sonradan buraya gelmelerinin spekülasyona yol açacağını söyledi. (Bu konuda F.Bahçe dün bildiri yayınlamış. Bunun nesine alınmışlar anlayamadım.
Doğa Sağıroğlu diye bir arkadaş FBTV'de çalışıp sonra bu VAR sistemindeki teknik ekibe geldi mi?) Yusuf'un yardımcısı Bedri Dölkeleş de şunu söyledi: Teknik ekipte çalışanların hakemlerle uyumlu olmaları lazım. Bazı hakemler diyorlardı ki 'Biz teknikten gelen şu isimle daha iyi çalışıyoruz. Bu isimlerle zorlanıyoruz. Teknik ekip tayinlerini biz yapmadığımız için çok alakasız tayinlerle hakemlerle tekniğin işi zorlaştı.
Röportajda çıkmayan ikinci konu Beylerbeyi olayıydı.
Federasyonda çalışan bazı profesyonel ve yönetim kurulu üyeleri bizim Riva'da olmamızı istemiyorlardı ve bize Beylerbeyi'ni zorladılar. Ben ve Yıldırım Demirören orayı istemiyorduk ve Demirören şunu söylüyordu: Orası güvenlik açısından çok iyi değil. 3 büyük takım taraftarları oraya buradan daha rahat ulaşıp sizi rahatsız ederler... Ama o bizi istemeyen grup burada tesisleri yaptılar.
(Burada devreye girmem lazım.
Beylerbeyi MHK Tesisleri için bu kadar para harcamaya değer miydi, ihalesi nasıl yapıldı, kimler yaptı, kaça mal oldu? O da değişik bir konu) Bunlar buraya kadar kısım Yusuf'un röportajından eksik olan iki maddeydi. Şimdi benim yorumlarıma geleceğim.
Herkesin bir yoğurt yiyişi vardır.
Önemli olan doğruyu bulmak.
Benim yaptığım doğru, senin yaptığın yanlış gibi bir şeyi ben kabul etmiyorum. Herkes bir yoldan doğruya varabilir. Bu yol uzun veya kısadır o tartışılır. Yusuf'la yatığım röportajdan sonra Zekeriya Alp'i aradım, şimdiki MHK başkanı. Benim futboldan arkadaşım. Dedim ki 'Spesifik maçlarda TFF başkanı ile konuşman oldu mu?' O da dedik ki 'Erman benimle ne Yıldırım Demirören zamanında ne de şimdiki Nihat Özdemir zamanında konuşmam olmadı.
Dağıtımı biz ekip olarak veririz.
Son noktayı da ben koyarım.
'VAR tesislerine gittiğin oldu mu?' dedim. 'Evet' dedi oldu. Başkan Özdemir'e telefon açtım ben ve 2 yadımcı arkadaşım Oğuz Sarvan ve Ünsal Çimen birlikte gittim.
Konuşmaları dinledim bilgi sahibi oldum. Başkan Nihat Özdemir'i de çağırdım ama o gelmedi.
'Beylerbeyi için ne diyorsun?' dedim. 'Orda da çalışıyoruz.
Beylerbeyi Kulubü'yle aramızda geçiş vardı onu da kapattık. Şu an o da sağlam. Ama biz Riva'da da toplanıyoruz' dedi.
'Federasyon başkanı Nihat Özdemir ve eski başkan Demirören sana karıştılar mı?' dedim, 'Kesinlikle hayır' cevabını verdi. Sonra Nihat Özdemir'i aradım işin ucunu bırakmıyorum artık. Dedim ki 'Başkan sen ve yönetimin Zekeriya Alp'in hakem tayinleri konusunda hiç eyleminiz oldu mu? 'Kesinlikle olmadı, hatta yönetim kuruluma şunu söyledim:
Bu Zekeriya Alp'e tayin konusunda bir şey söylerseniz sizin isminizi de söyleyerek istifa eder. Kulüp başkanlarından gelen serzenişleri not aldım ve bildirdim.
O ne yaptı bu beni ilgilendirmez.'
'UÇAKLAR KALKMAZSA OLMAZ' DEDİ
Nihat Özdemir'i yakalamışken maçların nasıl oynanacağını ilettim. Dedi ki:
Bizim her şeyimiz hazır, son detaylara kadar ama uçakların kalkması lazım her ilden. Sivasspor veya Malatyaspor İstanbul, İzmir, Antalya'ya gidemezse nasıl oynatırız Erman dedi. Bunun üzerine UEFA sağlık kurulunda görevli Mete Düren'i aradım, 'Biz UEFA olarak her şeyi en ince detaylara göre federasyonlara ilettik. Artık top onlarda' dedi. Bunun üzerine TFF sağlık kurulu başkanını aradım. Ömer Taşer... O da aynen Düren gibi 'En ince detaya kadar her şeyi federasyona yolladık. Maçlar bu şekilde oynanırsa doğru olur dedik.
Top federasyonda' dedi. Bunun üzerine son defa bir kulüp başkanını aradım. 'Bu maçların Antalya, Alanya gibi belli bir merkezde oynanmasının daha doğru olacağı söyleniyor ne dersiniz' diye sordum. Dedi ki: Ordaki statların zemini rezalet. Bir de benim takımımı İstanbul'dan oraya götüreceğim 1.5 ay... Bunun maliyeti ve psikolojik baskısı inanılmaz olur. 'Peki nasıl olur?' dedim, 'Bence bunun doğrusu İstanbul olur. Çok stat var Anadolu'dan takımların otel ve seyahat masrafını federasyon karşılar.
Sağlık hizmeti de doğru verilirse 'iş biter' dedi. Evet sevgili okuyucular bugünlük de yazacaklarım bu kadar. Bakalım nerelerden, kimler çıkıp neler tweet atacaklar merak diyorum. Not: Kuddusi Müftüoğlu, beyanat vermiş bize hakem tayinlerinde kimse karışmadı diye ve Namoğlu'na sallamış Namoğlu bilgisayar bilmiyormuş. Önce, 1-Sana kimse isim vermedi ki sen neden alındın Kuddusi? Bak Zekeriya Alp'ten hiç ses yok o hiç alınmamış. 2-Namoğluna bilgisayar bilmiyor diyorsun sevgili Kuddusi bilgisayar hepimizin evinde çatır çatır kullanıyoruz neden, çünkü telefon zaten bilgisayar. Vay anam vay.