Beşiktaş ligin en çok pas yapan ve en az faulle oynayan takımı... Şenol Güneş'in ideal futbola ve sonuca ulaşmak için "İyi paslaşma, kaliteli futbol" ölçüsü bu istatistiklerin temel nedeni. Ancak neredeyse kaoslara bağımlı hale gelen ülkem insanı, futbolda da kaos oyununu tercih ediyor. İstisnalar hariç futbolun paydaşları iyi oyun beklentisini dile getirmekten ziyade sonuç odaklı yaşıyor. Takımların, teknik adamların, futbolcuların, hakemlerin ve de medyanın önemli bir bölümü tabelaya oynayıp, sonuçlara göre yaşıyor. Beşiktaş'ın zaman zaman bu anlayış farklılığının sıkıntılarını yaşadığını düşünüyorum. Defansı kapatıp orta sahada sertliği bayrak edinen takımlar, hakem hoşgörüsünü de arkalarına alınca Beşiktaş'ın oyununu ve karizmasını bozabiliyor. Eskişehir de bu oyuna benzer bir anlayışla başladı. Maçı kendi yarı alanında kabul etti. Ancak fark Mete Kalkavan'ın maç başından sonuna kadar yerinde düdükleri ve başarılı yönetimi kaos futbolunun önüne geçti. Dün hak eden kazandı. Atiba-Marcelo- Gomez üçlüsü sahanın en iyisiydi. Olcay, Quaresma ve Sosa'nın da beklenen canlılık ve üretkenlikte olduğunu söylemeliyim. Bu galibiyet takımın ve tribünleri dolduramayan seyircinin moralsizliğini geride bıraktı. Bu tür kırılmalar, maç sonunda Şenol Güneş'in taraftar tarafından tribüne çağrılıp kenetlenme mesajı 3 puandan daha değerli. Beşiktaş'ın normal ve ideal maçlarında sorunu yok. Sorun aşırı defansif ve sert oynayan takımlara karşı alternatif çözüm üretememede. Kaos futbolu oynayan takımlara karşı kurtuluş planı, Caner gibi sahada kaos oluşturan oyunculara karşı takımdaki oyuncuların refleksi zayıf! Bana göre her şeye rağmen Beşiktaş ligin en iyi paslaşan, en temiz ve göze hoş gelen oyununu oynayan takımı. Ligin gizli lideri olması da şampiyonluk yarışında iddiasını bütün gerçekçiliğiyle ortaya koyuyor.