Elim sende!
Maçın kararını Mabiala verdi. Gördüğü iki kartın da rakibin arkası kaleye dönükken gelen faullerden olduğuna bakarsanız, böyle bir oyuncuyu "çok önemli" olarak işaretleyen Kayserispor'un neden küme düşme hattına yakın olduğunu da anlıyorsunuz.
Bu sezon iki maç oynadılar. İkisini de 1-0 kazandı Fenerbahçe. İkisinde de çok zorlandı. Kupada da rakibi 10 kişi kaldıktan sonra gole ulaşmıştı, dün gece Kadıköy'de oynanan üçüncü randevuda da aynısı oldu.
Neredeyse pozisyonsuz geçiyordu ilk yarı. Fenerbahçe baskı üretiyor ama pozisyona ulaşamıyordu. Beklerin öne istekli ve etkili gelemediğini gördük. Çünkü önlerini Volkan Şen ve Nani tıkıyorlardı. Servis yapılacak sadece santrfor (Fernandao) kalınca Kayseri'nin dikkatini fazla dağıtmasına da gerek kalmadı. Duran toplar veya şutlar dışında yine alternatifsizdi Fenerbahçe. Çünkü ceza sahasına fazla adam sokamıyordu.
Diego'nun rakip ceza alanına etkili pas üretememesi de ayrı bir not. Al sola-ver sağa şeklinde pas trafiğine çıktı. İkinci yarıda Pereira, Şener-Van Persie değişikliği ile üçlü defansaikili forvete döndü. Eksik kalan bir rakip karşısında doğru bir risk aldı. Yine de ön tarafa etkili pas üretmekte yine sıkıntı çektiler. Hasan Ali'nin müthiş asisti, Persie'nin zamanlaması ile Kayserispor'un rüyası da bitti.
Oyun tek kaleye döndü. Tempo isteği yoktu. Risk almak için de istekli değillerdi. Perşembe günkü kadrodan biri mecburi (Alper cezalıydı), beş rotasyon ile çıkmışlardı sahaya. Kazanacaklarını biliyorlar, Kadıköy'ün sinerjisini kendi lehlerine kullanıyorlardı.
Sonuçta Beşiktaş'ı erteleme maçına yine ikinci olarak gönderiyorlar. Baskıyı ve kazanma mecburiyetini, şampiyonluktaki rakiplerine transfer ettiler. Nefes nefese geçen ligde, "elim sende" oynanıyor.