Sen yaptın!
İroniye bakın; geçen sene Mayıs ayındaki başkanlık seçiminde Aziz Yıldırım, "50 milyon dolar harcasam şampiyon olurduk ama kulüp uçurumdan aşağı giderdi" diye kendini savundu. Bir ay sonra; stadın isim hakkını satarak 70 milyon Euro harcadı transfere… Aradan bir yıl geçti. Yine Mayıs ayında UEFA komiserleri kulübün hesaplarına el koydu, Fenerbahçe ile üç yıllık anlaşma imzaladı, transferleri "satarsan, alırsın" şartına bağladı.Yani; Aziz Yıldırım uçurumu bile bile, harcadığı paralarla bugünü hazırladı.
Ercan Güven'e verdiği röportajda, bugün yapılacak Mali Kongrede UEFA'yı anlatacağını söylüyor. Bir söylediği, bir yaptığını tutmayan bir model olarak kimlerin bu sözleri inandırıcı bulacağını bilemiyorum.
"Üç yıl üst üste şampiyon olacağız" diyerek kongre kazanıp, "Şampiyonluk önemli değil" diyen bir başkandan, kulübün iflasını hazırlamış bir başka performansa geçti. Şimdi hangi kelimelerle durumu daha iyiye götüreceğini açıklayacak merak konusu.
Bilançoları inceleyenler, AŞ ve kulübün toplam 170 milyon lira finansman gideri olduğunu tespit ettiler.
"Eğer şeffafsa" diye de ekliyorlar.
Bu her sene 50 milyon Euro'yu, en az iki Şampiyonlar Ligi gelirini bankalara elinizle vermeniz demek.
Üstelik borcunuz da azalmıyor.
Sadece faiz ödüyorsunuz.
"Kulübü bakkal dükkanı gibi yönettik" diyerek CEO getiren Aziz Yıldırım, gerçekten de dediğini tam anlamıyla gerçekleştirmiş durumda şu anda. Yöneticiler bunları yapmasın diye seçilen "Denetleme Kurulu" da var. Bu kurulun üyeleri yıllardır ses çıkarmamışlar bu keyfiyete, yanlış yatırımlara– harcamalara. İbra edildikleri için yöneticilere hesap soramıyorsunuz.
Ama kongre üyesi olsam "İşinizi doğru yapmamışsınız" diyerek bu kurulun üyelerini mahkemeye veririm.
Yargıtay kararından sonra seçime gideceğini söylüyor Aziz Yıldırım. Hem sportif, hem mali açıdan hazırladığı enkazı devir edecek mi, bilinmiyor. Belki kendisi bırakacak ama 18 yıl içinde öyle bir etrafı oldu ki, eğer giderse Fenerbahçe'nin tüm nimetlerinden mahsur kalacaklar.
Bu biat birlikteliğinden ayrılık çıkması da çok mümkün değil. Birisi "Ben yaptım" diyor, diğerleri "Sen yaptın" Bugün mali kongre var.
Bakalım kaç genel kurul üyesi çıkıp, "Sen yaptın" deme cesaretini gösterecek ve kaç tanesi bunları söyleyeni protesto edip, birisine alkış tutacak.
--------
Gelecek belirsiz!
Önümüzdeki sezonun Fenerbahçe için nasıl geçeceği belirsiz. Oyuncu satmadan, oyuncu alamadığın bir dönemde, bonservissiz transfer yapman gerekirken, kendi oyuncularını bedava gönderiyorsun.
Caner Erkin için market sitelerindeki rakam 11 milyon Euro'ydu.
Gökhan Gönül ve Mehmet Topal'ın karşısında ise 5'er milyon Euro yazıyor. Tuncay Şanlı giderken, "Sözleşme imzalayayım ama 5 milyon Euro'ya serbest kalayım" demişti, o da bedava gönderildi.
Şampiyonları Ligi ön elemesine katılacak, çapı yetersiz teknik adamın eski kadrosunun yarısı vereceksin. Gündemdeki ilk isim Aatif, küme düşen takımın santraforu gol umudunuz olacak.
Taraftarın tepkisi büyük, kombine almamakta veya Fenerium'a gitmemekten bahsediyorlar; buna karşılık 'Okul Açık tribünü ve Maraton Üst H-I' bloklarının kombine yenileme tarihi açıklanmıyor. Çünkü bilmiyor ki stada yeniden gelmeye karar verecek olanlar, Aziz Yıldırım'ın istediği gibi tezahürat yapacak olanlar mı?
--------
Yeni akıl, yeni sistem
Görünen o ki; Aziz Yıldırım kaldığı sürece Vitor Pereira da görevde.. İki taraf da uyum içinde çalışacaklar. Aslında Yıldırım kaldığı sürece, hangi teknik direktörün geleceği de çok önemli değil. "Onlar mı şampiyon yaptı, ben yaptım" diyen bir başkanla, çalışılamaz, ancak katlanılır.
Bu yüzden, "Hocayla devam edeceğim" diyen Aziz Yıldırım, haklıdır. Bugüne kadar takıma şekil veren, sistem getiren ve prensiplerle başarıyı yakalayan (Zico, Aykut Kocaman, Ersun Yanal) teknik adamlar, şu an görevde değil.
Başkan da zaten "Onlarla çalışmam" dedi. Eğer bir yenilik olacaksa, ikisinin de beraber gitmesi, yeni bir akıl ile bu akla göre yeni bir takım kuracak, düzen oluşturacak teknik adamın gelmesi en doğrusu… Şuna da takıldım;
Galatasaray'a kaybedilen final sonrasında, Aziz Yıldırım, Pereira ile ilgili sorulara, "UEFA var" yanıtı verdi. 18 yıldır racon kesen bir başkan olarak eğer yararlı olmayacağına inandığı bir teknik adamı göndermek için yaptırımları bahane etmesi inandırıcı değil. Verir cebinden parasını, gönderir hocayı… UEFA da ses çıkartamaz.
Hep 'Para' lafı eden Aziz Yıldırım, kulübün resmi bilançosunda yönetici alacaklarının 4 milyon dolar bile olmadığı bir tabloda, başkanlık sürecinde elini cebine de atmış olur.