Aslında nedir?
29 Ağustos 2016, Pazartesi

GÜRCAN BİLGİÇ

Aslında nedir?

Bu sonuçları eğer birileri sürpriz olarak değerlendiriyorsa artık onları dinlemeyin. Fenerbahçe'nin daha iyi olması ancak daha iyi antrenman yapması veya daha belirgin bir sisteme sahip olması ile mümkün. Kulübü yönetenlerin sistem inancı yerine para ve onun alabileceği oyuncuların performansına güvendiklerini göz önüne aldığımızda, şu anda ikisinin de olmadığının altını çizmeliyiz.
Pereira tercihi bir felaketti. O'nun takımı da bunu takip etti zaten. O'nu görevde tutanlar ile Pereira'nın mantığı arasında çok da fark yok. Çapsız bir futbol anlayışının temsilcileri iki taraf da. Biri bilime inanmıyordu, diğeri ise paraya inanıyor. Bu ortamda değişiklikler yapıldı. Dick Advocaat'ın gelişi bir şans aslında. Ama zamanlama açısından önemli bir gecikme var. Hollandalı kendi sistemi ve düzenini oturtmak yerine, elindeki sorunları çözmek için akıl yoruyor muhtemelen. Ve yanlışlar da yapıyor.
Sadece o değil elbette. Altı gol var, dördü duran toptan. Yani; üretmemişsin, sadece düşünmüşsün. Rakip tuzağa düşmüş, sen de golü yapmışsın.
Hakem Serkan Çınar'ın Kjaer'e gösterdiği kırmızı kart tam bir yorum skandalı. Son adam kriterlerinin hangisine uyduğunu raporunda yazacaktır elbette. İnanan çıkacak mıdır? Belki de sarı kartı bile gerektirmeyecek bir mücadelen, dolaylı bile olsa maçın sonucunu doğurdu bu karar. Daha doğru bakalım olaylara. Fenerbahçe ilk defa eksik kalmıyor rakibi önünde. Ama bu kadar üretimden uzak kalıyorsa, iki neden vardır; Birincisi oyun aklı, ikincisi ise oyuncu kalitesi.
Advocaat'ın Salih Uçan yanında otururken hamleleri hep santrforlar ile yapması da akıl değil, kadercilik aslında. Sorun rakip ceza alanına top getirmekte iken, orada top bekleyen oyuncu sayısını çoğaltmak sadece "ummak" olabilir.
Fenerbahçe adına iyi olan tek şey, 90 dakika boyunca kazanma arzusunun tüm takım adına en üst düzeyde olmasıydı. Belki beceremediler, belki kötü pas yaptılar ama vazgeçmeden, kazanmak için uğraşıp-didindiler. Kayserispor'un da bu anlamdaki mücadelesini de takdir etmeliyiz elbette.
Berabere biten bir 90 dakikada kazananın bu ruh olması gerekiyordu. Eleştirenler, bu durumun öncesi için, Pereira'yı görevde tutan, kulübü UEFA'nın tutuklusu yapanlar için konuşsun. Sahadakiler elinden geleni yaptı. Sadece galip gelemediler.

BİZE ULAŞIN