İkram çılgınlığı
Beşinci dakikada Alper'in attığı golle birlikte, ilk maçların kendine has zorluğunun üstesinden gelmesini bekledik Fenerbahçe'nin. Ama oyunun felsefesi kendini inkar etti. "En tecrübeli" gördüğünüzü veya "En az hatayı yapar" dediklerinizin ikram çılgınlığı ile zor; daha zor hale geldi.Yeni oyun planı içinde, Valbuena'nın liderliğinde, önde baskıyla başladılar maça. Bu istekli görüntüden golü buldukları gibi, devre arasında 65'e 35 gibi topla oynama üstünlüğü de çıktı. Ama bir anlık gaflet, Volkan Demirel'in tuttuğu topun ellerinden sıyrılıp filelere gidişine şahit olmasıyla, sanki oyuncuların tüm enerjisi çekildi.
Yeni teknik adam, oyuncular, geçen sezonların getirdiği yıpranma, Aykut Kocaman'a kazanma serisi dışında bir şans bırakmıyor. Hem takımın, hem de taraftarların bu duyguya ihtiyaçları var. İyi futboldan da çok, soyunma odasında güven duygusunu estirecek olan bu güven ortamı. Bu nedenle "tecrübeli" oyuncuların, bu geçiş döneminde hata yapma şansları yok. O yüzden Volkan Demirel birincide, Souza ise ikinci yenilen golde güven ibresinin çok altında kaldılar. Van Persie'nin 20'lik Ahmethan ile değişmesi de biraz önce bahsettiğimiz hayal kırıklıklarından biriydi.
Fenerbahçe iki golü de soldan gelen toplarla bulmasına rağmen, hücum planında sağ kanadı tercih etti ve Isla ile Dirar'ın performansına teslim oldular. Topu kanatlara açmak doğru karar olsa da, doğru ortaların veya kaliteli direkt pasların sayısı minimumda kaldı.
Tamer Tuna hem takımını, hem de rakibini ne kadar iyi tanıdığını oyun planı ile gösterdi. Ofansif oyuncularına defans yaptırırken, kontratak için pusuya yatarken veya rakip hücumları kendi defans kalabalığının içine yönlendirirken, sanki maçı daha önce yaşamış gibiydi.