Vitor Pereira kafasındaki 11'i bulup, onları beraberce oynamaya alıştırmak, istediklerinin ne kadarını yaptıklarını görmek, üçlü düzenin uyumu üstüne birbirlerini tanımalarını sağlamak yerine; herkese şans vermeye devam etti. Bakış açısında her futbolcuyu görmek var muhtemelen. İlk yarı takımlarının forma rekabetine girmiş oyunculardan ağırlıklı olması da bu yüzden. Sonuçta kararlar alındığında hiçbir futbolcunun itiraz etme şansı olmayacak. Bu durumun bir başka olumlu tarafı da oyuncu grubunun teknik adama saygısının sağlanması. Sıkıntı liglerbaşlayınca çıkacak. Yıllardır dörtlüoynayan, çift ön libero eşliğinde sahayıparselleyen bu grup, yeni bir sistemegeçerken bocalayacaktır. Bunu kısaltmanın en iyi yolu onları çok hazırlık maçıyla, birlikte oynatmaktan geçiyor. Dün gece temposu düşük ama öz güveni yüksek bir takım seyrettik. Baskı uyguladılar, topun kendilerinde kalmasını sağladılar. İlk yarıda dört sol ayaklı oyuncu ile oynamaları, atakların sol kanat ağırlıklı olmasının nedeniydi. Osayi oynadı mı oynamadı mı; anlamadık. Mesut hep doğru yerlere attı koşularını, pas zamanlamasından şikâyetçi olabilir. Genelde merkezden direkt paslarla defans kalabalığını açmayı denediler, bir kere başardılar. Etkili hücumların başlangıç noktalarıhep öndeki baskı oldu. Yenilen iki golde de kişisel hatalar başlangıç noktasıydı. Pereira'nın, ondan öncekiler gibi çokça yaşayacağı pozisyonlar bunlar. Sinirlendi ama nafile. Dinamo Kiev maçında Fenerbahçe'nin lige ne kadar hazır olduğunu görmeyi umuyoruz. Yine iki 11 ile oynarlarsa, "falbakmaya" devam ederiz. Yoksa bu tempo şampiyonluğa yetmez. Merkezi iyi kapatan her rakip, Zwolle gibi ilk hatanın pususuna yatar; dört kere ceza alanına girer, topu ağlardan alırsınız. Ve en ilginci; "çokformda, iyi geliyor"dediğimiz tek oyuncuyok. Bu beraberlik belki biraz burunları yere indirir.