İşte benim Milli Takımım
15 Kasım 2019, Cuma

ERMAN TOROĞLU

İşte benim Milli Takımım

Hedef önemli... Fazla maç kazanınca veya çok gol atınca olay bitmiyor.
Bize beraberlik kâfiydi.
Sahaya çıkışımız, oyun düzenimiz "Önce gol yemeyelim, sonra atalım" şeklindeydi. Uzun zaman böyle gitti. Zaten dikkat edin maçın 80. dakikasına kadar bir net pozisyonumuz var Burak'la, bir de onların Merih'in çizgiden çıkardığı topu... Ondan sonra maç Rus ruletine döndü. Ama şunu söyleyeyim takım olarak iyi defans yaptık.
Burak dahil defans hatası yapan futbolcu yoktu. Burak net bir gol kaçırdı ama defansa gelip en az üç kere müthiş işler yaptı.
Cengiz Ünder çok güçlü değil, sakatlıktan çıktı. Bir-iki pozisyonda bencillik yapmasa, arkadaşlarına top atsa çok daha iyi olurdu. Bakınız! Bir kaç sene evveline kadar gazeteci dövülen, kampta sabahlara kadar oyun oynanan milli takımı hatırlayın.
Ben şahsen şunu söylüyordum;
"Bir Türk vatandaşı olarak bu takım benim milli takımım değil" diyordum.
Ama bu takım, benim Milli Takımım! Maçı iki arkadaşımla birlikte seyrederken hop oturup, hop kalktım. Çünkü sahadaki çocuklar benim heyecanıma tercüman oluyorlardı. Candan oynuyorlardı, damardan oynuyorlardı.
Şenol Hoca son 10 dakika biraz dağıldı. Son oyuncu değişikliğini daha erken yapması gerekirdi. Uzatmada yapınca hakem bu sefer o uzatmayı da oynatacak.
En gergin olduğumuz yerler.
Onu yapmayacaksın. Çok net söyleyeyim ne Hiddink'le, ne de sağı solu belli olmayan Lucescu ile biz bunları başaramazdık.
Futbol Federasyonu doğru iş yaparak Şenol Güneş'i getirdi, o da iyi bir aşçılık yaparak bu takıma öncülük etti. Hani genç futbolcu çıkmıyordu Türkler'den?
Bakınız bu takım daha yoğurulursa önümüzdeki 6-7 seneyi kurtarır. Şunu devamlı yapmamız lazım... Dünya Kupası, Avrupa Şampiyonası... Teşekkürler Milli Takım'a... Mücadelenize sağlık.

BİZE ULAŞIN