Aklın yolunda!
Demek ki; bazı şeyler unutulmuyor, sadece hatırlanmak için fırsat bekliyormuş. Hepimizin defalarca yaşadığını Hollanda takımı Feyenoord karşısında Fenerbahçe takımı da genleriyle ortaya çıkardı. Bir Avrupalı gibi düşünüp-oynamak, dünkü maçın özetiydi.Çok havalı gelmişti aslında Hollandalılar.. Dokuz da dokuz gibi bir apoletle iddialı bir maça çıkarken, ilk 45'te "Biz istersek, nefes alabilirsiniz" diyen bir takım buldular karşılarında. Tek farkla biten bu devrede, Feyenoord adına konuşabilecek tek pozisyon kaldı akıllarımızda. Rakibi sıkıştırmak yerine oyunu kontrol etmeyi tercih eden ve gol için yardımlaşma üreten bir ekipti Fenerbahçe. Bu tavırlarını ve duruşlarını 70'e kadar da sürdürdüler. Sonrasında rakibin beraberlik çabası ve isteğiyle tehlikeler gelmeye başladı. O ana kadar Souza ile Fenerbahçe'nin değerlendiremedikleri gibi. Son 20'de değişen dengeye Van Persie ile cevap verdi Advocaat. Feyenoord'da yetişmiş, efsanevi golcüyle gözünü korkutmak istedi rakibinin.
Yine de sezon başı sendromunu yaşıyor, tempoyu zorlayamıyorlardı. Fenerbahçe adına sahanın en diri isminin Lens olması, bu futbolcunun da sezon başı hazırlıklarına Sunderland'de geçirmesinin de altını çizelim.
Lens ve Ozan Tufan'ın ekstra performanslarına, kaleci Volkan Demirel'in de yaptığı katkı ile direnmeye ve ayakta durmaya devam etti Fenerbahçe. Seyircisini ve takımının çok önemli oyuncularını kaybetmiş olmalarına, bir futbol cahili ve onu görevde tutanlar ile sanki sabote edilmelerine rağmen, daha iyi yapabileceklerini göstermek adına mücadele ettiler.
Dick Advocaat, takımın tüm iplerini eline aldığı son üç maçta, takım oyunundaki gelişmeyi gözle görülür şekilde yükseltti. Fizik gücüne de dakika dakika ekleme yapıyor. Bu galibiyet ile gruptaki umutları sıcak tutmakla kalmadı, üç maç üst üste gelen galibiyet serisi ile de oyuncularına "büyük takımda" oynadıklarını hatırlattı.