Advocaat el koyunca
02 Ekim 2016, Pazar

GÜRCAN BİLGİÇ

Advocaat el koyunca

Zorya maçının ardından yaptığı açıklamaları, bugünün işaretleriydi aslında. Advocaat üç gün sonraki Kasımpaşa maçında takıma el koyduğunu gösterdi ve yolundan sapmadan, oyuncularını da kendine inandırarak 3'te 3 yaptı. Hem de herkesin beğenisini kazanan ofansif ve tempoyu zorlayan bir oyun ile...
5 Eylül'de 7 öneri yaptım. Dördünde birleştik Hollandalı teknik adam ile... Türk yardımcıların önemini vurgulamıştım, rakip analizlerini eski oyuncuların yapıp, kendine getirdiğini söyledi. Arkadaşlığı geliştirmesini tavsiye ettim; Moussa ile Emenike'nin birlikteliği görüldü. Gol sevinçlerinde bile hepsinin gözü parlamaya başladı. Kamuoyunu arkasına alması için samimi olması gerektiğini yazdım. "Düşündüklerimizi söylemeyeceksek, bu konuşmaları yapmanın ne anlamı var" diyerek şeffaf davrandı.
Takımın ağabeylerini yanına aldı. En eleştirildiği günde bile Volkan Şen'e sahip çıktı. Hataları eleştirmedi, öneri olarak sundu, oyuncusunu onere etti. Advocaat yıllardır biriktirdiği her deneyimi, milim milim Fenerbahçe'nin hizmetine sunuyor. Sadece Salih Uçan bölümünde henüz hem fikir değiliz. Burada teknik bir karardan çok idari bir görüş olduğu da ortaya çıktı. Salih, Ersun Yanal dönemindeki gibi antrenmanda çok çalışmak yerine, yeteneklerinin iş yapacağına inanmış görünüyor.

NE OLACAK?
Bu sezon
Fenerbahçe'nin şampiyonluğa oynayabileceğini düşünmüyordum. Oyuncu kalitesindeki düşüş bir tarafa, Pereira'nın takımda yaptığı tahribat diğer tarafa. Advocaat da, bir çok sorunla uğraşacak, ocak ayına kadar da problemler yaşayacaktı. Oyunun çehresine değiştirmesine rağmen 60. dakikadan sonra yine tempo sorunları yaşıyor. Bu nedenle özellikle çok iyi oynadığı ilk 45'lerde sonucu alması gerekiyor. Feyenoord maçının en iyi oyuncusu Lens'in, sezon başı dönemini Sunderland'te geçirdiğinin altını çizelim. Son dakikalara kadar sadece onun ayakta kalması da, Fenerbahçe yönetiminin Pereira'nın görevine son vermedeki haklılığını bir kez daha ortaya koyuyor.

UMUT VAR MI?
Bu devreyi en az kayıpla kaparsa, tahminlerimiz
doğru çıkmaz. F.Bahçe zirveye yürür. Elbette diğer favorilerin de alacakları sonuçlar, puan farkının büyümemesi de iddianın korunması için önemli. Zirve ekiplerinden Osmanlı maçı da ilginç olacak. Avrupa yorgunu iki ekip karşılaşacak. Daha akıllı, güçlü olan kazanacak.

Fenerbahçe diasporası
Ülker Stadı'nda tribünler hala boş. 3 Temmuz sonrasında Aziz Yıldırım için yürüyenlere, bugün Aziz Yıldırım tarafından istedikleri tribünden kombine satılmıyor. Başkandan umudu kesenler, maça da gelmiyorlar. Taraftar arasında bölünme yaşandı ve başkanın istediklerini söyleyenler ile biat etmeyenler olarak bölünme yaşanıyor. İster istemez tribünlerde bir diaspora, "azınlık" grubu oluştu. Fenerbahçeli olan, takımı desteklemek isteyen ama yönetimi desteklemeyenler grubu var. Aynı diaspora elbette kongre üyeleri arasında da mevcut. Bu üyeler konuştuklarında Haysiyet Divanı'na gitme tehlikesi altındalar. UEFA'nın hesaplara el koyması ile birlikte, kulübün zor günler geçirdiğini, maddi olarak sıkıntılar yaşadığı bilinirken, camianın böylesine bölünmesi ve tribünlerden çekilmesi sorunları daha da büyütecek. Bunu görmesine ve bilmesine rağmen Aziz Yıldırım da adım atmıyor. Atsa da ona inanacaklar çıkar mı, bilemiyorum. Fenerbahçe yine eski günlerine, bir zamanlar "cehennem" olan Kadıköy formatına nasıl geri dönecek. Bunu gerçekleştirecek olan Fenerbahçe tribünleri... Geri dönmeleri gerekiyor. Başkan buna izin vermiyorsa, eski günler için belki de onun gitmesi gerekiyor. Fenerbahçe'ye kim nasıl zarar veriyor sorusunu sormalılar kendilerine.

Arda Turan mı, Fatih Terim mi?
Fatih Terim milli takım kadrosunu açıkladıktan sonra, tartışma tekrar alevlendi. Arda mı haklı, yoksa Fatih Hoca mı? Sorunun ne olduğunu iki taraf da açıklamadı. Arda'nın sözlerinden Fatih Hoca'nın kendisiyle görüşmediğini de biliyoruz. Çağrılmama nedenlerinin teknik değil, idari olduğu "Formayı giyecek şeref, haysiyet" nitelemelerinden ve "Milletten özür dilemeliler" yönlendirmesinden anladık. Türkiye'yi temsil edecek bir kadroda, Türkiye'nin en iyi oyuncusu yoksa, bu kararın nedenini de bilmemiz gerekiyor. Yoksa, elbette teknik adamın bu tavrı göstermeye hakkı vardır. Bilgiler sızdırılıyor ve Arda ile diğer oyuncularının 'isyan' başlığı altında bir şeyler yaptıkları anlatılıyor. Bir de madalyonun öbür tarafı var. Bu "isyan" neden yapıldı? Yani; ya oyuncular haklı, diğer taraf haksızsa... Fatih Hoca, açık açık konuşmadıkça bilemeyeceğiz.

BİZE ULAŞIN