Akıllı ve farklı
Rotterdam'a giderken planlar belliydi aslında. Maç öncesinde Advocaat da sinyalleri verdi. Bu maçı burada bırakmayacaklar, yenilmek gibi bir düşünceleri olmadan da maçı yaşayacaklardı.Lens'i de ilk on bire katarak, en hükmeden, en iddialı on biri ile sahaya çıktı Advocaat. Kendi ülkesinde, kendi takımına karşı meydan okudu ve kazandı. Fenerbahçe Manchester United'ı da geride bırakarak, grubu lider tamamladı.
Öncekilerde hırs ve özveri gerekiyordu ama son etaba gelip, sonucu elinize de aldığınızda artık "akıllı" olmanız şarttı; Fenerbahçe bunu başardı. Tek farklı yenilgide bile turdan çıkarken, galibiyet için pusuya yatan bir takımla oynadılar. Fırsatlar yakaladılar ama bir klasiğe sahne olacağını ben de beklemiyordum. Yine Moussa Sow, yine röveşata ve yine gol. Adamın normal gol atacağını bekleyenler olarak Feyenoord cephesinde yer alanların şaşırdığı ama Sow ile yaşayanların sadece sevindiği bir andı.
Gol elbette maçın hikayesini değiştirdi. Fenerbahçe daha bekleyen, daha temkinli olan ve tempoyu daha düşüren takım oldu birden bire. Deplasmanda oynadığı bir maçta, skor üstünlüğünü de ele alınca, meydan okuyuşuna farklılık getirdi. Hollandalılar artık maçın figüranlarıydı, Fenerbahçe'nin istediği veya izin verdiği kadar oynuyorlardı.
Bıçak sırtı dediğimiz, ip üstünde yürünen bir gruptan lider çıkmayı başarmak çok önemli. Bunu elde etmek adına iyi çalışıp, her şeyin ötesinde iyi takım olmaları gerekiyordu ve bunu başardılar.
Maçın belki de en etkisiz ismiydi Van Persie. Ama Manchester deplasmanında tribünler onu alkışladı. Dün de Feyenoordlu taraftarların ilgisine mazhar kaldı. Böyle bir geçmiş her futbolcuya, böyle bir takım da her taraftara nasip olmaz.
Advocaat sıfırdan bir bina yaptı, yeni bir takım oluşturdu. Gireniyle, çıkanıyla alkışlanan bir takım. Eksiklerine rağmen mücadeleden vazgeçmeyen, kalbiyle aklını aynı anda kullanabilen bir ekip var.
İlk defa Türkiye olarak Şubat ayına üç takımla gireceğiz. Bunların kıymetini bilelim. Aklı yanımıza aldığımızda, çok ama çok farklıyız.