Panik hali!
16 Şubat 2020, Pazar

GÜRCAN BİLGİÇ

Panik hali!

Kaybedilen puanların altında hep aynı görüntü vardı; "panik..."
Geriye düşüp, kazanmak için baskı kurduğu tüm maçlarda, "topun-pasın" acelesi varmış gibi oynadılar. Bu peşinden yanlış kararları ve kaosu taşıdı sahaya. Sadece şut sayısı veya top kapma üstünlüğünü getirdi Fenerbahçe'ye, kapanan rakibe karşı üstünlüğü sağlayacak golün nedeni olamadı. Aslında çok "sığ" bir gerçek, oyun aklının, "bir an önce" duygusuna yenilmesi. Doğrusunu bulmak için tecrübeli ayakların devreye girmesi, teknik adamın da doğru yerleşimlerin ve senaryoların peşine düşmesi gerekirdi. Bu sezon Emre ve Gustavo'nun birlikte oynadığı maçlar da dahil, kriz anlarını akılla değil, "panikle" yönetti Fenerbahçe takımı.
Herkes aklına Galatasaray derbisi koyduğunda, sarı kart sınırındaki üç oyuncuyla da maçın kendi karakterine bürünmesi çok mümkün değildi. Gustavo depar bile atamıyordu, ya da Vedat'ın temaslı mücadelelerden sakınması vardı hep sahada. Bundan önce de, dokuz kişi ile kapanan, yüksek enerji ile savunma yapan takımları açamadı, pozisyon bulamadı Fenerbahçe. En taze örnek, son Trabzonspor maçının ikinci 45'iydi. Kadıköy'e gelen rakipleri de artık açmıyorlar geriyi. Alanyaspor gibi. Ve Ersun Hoca, bu çıkmaz döngüde çare oluşturamadı.
Tek alternatif gördüğü kanat akınlarında, sol tarafı kullanamadığı gibi, sağda da İsla'nın "yetersizliğine" yenildi. Bu maçın faturasını Jailson'a çıkaranlar da olacaktır ama Fenerbahçe orta sahası, hem top kapmada, hem de ileriye pas üretmede "fiyasko" patentliydi. "Ne olacak?" diye soranlara, daha oynanacak çok maç olduğu hatırlatılabilir. Zor maçlarda puan kaybedip, telafi gördüğünde de egona yenildin. Yani; bu tavır hangi istatistiğe sahip olursan ol, sana sadece bazı galibiyetler getirir. Gerisi boşuna çabanın getirdiği "istedik ama olmadı" cümlesidir.

BİZE ULAŞIN