Sızdırmazlık!
Kimsenin ummadığı bir anda golü buldu Fenerbahçe. Sonrasında, "Gole kimin ihtiyacı varsa, riski de alır" prensibi işledi. Erol Bulut, bunun işaretini daha ligin başındaki açıklamalarında vermişti. "Topu rakibe bırakacağımız anlar da olacak" derken, iyi ile doğru oyun arasındaki dengeyi vurguluyordu. Ancak kimse 72'ye 28 gibi bir oran da beklemiyordu elbette.İki takımın oyun kalitesine, maçı zorlamasına bakarsak, şampiyonluğa oynayan ve kredisi olmayan takım Alanya gibi görünüyordu. Gerçekten de pas oyununda, set ezberinde, ikinci bölge baskısında makine gibi çalışan bir ekiptiler. Öne doğru gelip alan daralttılar ama bu kez de 'arkaya atılan toplar' gerçeği ile karşılaştılar. Ofsayt tuzağından kurtuldukları anda Fenerbahçe'nin tehlikeleri başladı.
Erol hoca, eski takımının her şeyine hakim olarak, Fenerbahçe'yi 'sızdırmaz' hale getirmek için uğraşmış. Elbette pozisyon verdi ama Alanyaspor hiçbir maçta, özellikle de duran toplarda bu kadar sıkıntı çekmemişti.
Böyle stresi yüksek maçların özel oyunculara ihtiyacı var. Dünün iki ismi, Ozan Tufan ve Valencia'ydı. Hızlı atakların komutanı Ozan'dı. Sinan'a aşırtma pası, Pelkas'a 'al da at' demesi ve Gustavo ile birlikte orta saha baskısını yönetmesiyle öne çıktı. Valencia bu takımın 'kalbi' olma yolunda. Sadece kazanma inadı değil, ağrılarına rağmen sahada kalması, taktik disiplinden sapmadan oynaması önemli.
Sürekli kritik eşikte dolaşan bir maçta hem penaltı kaçırdılar hem de golü penaltıdan yediler. Ve yine rakibin bir duran top aksiyonu sonrasında.
Son 10 dakikada Fenerbahçe'nin kontrataklarında hep yanlış pas-şut tercihleri yapılması bir kenara, Ferdi'nin de direkte patlayan şutu vardı.
Dedik ya; kazanmak önemli. En azından bunu öğrenen, viraj dönmeyi başaran, hatalarıyla veya ekstra performansıyla üç puanı alan takım haline döndü F.Bahçe. Yol daha uzun, paylaşacağımız çok da hikaye olacak.