Elde var bir!
Bu kez planları değiştirdi Erol Bulut... Takımında Mesut Özil varsa, top da rakip ceza alanında olmalı. Basit prensipten hareketle, ilk 45'te topa da, pasa da sahip oldular. Karagümrük'ün direnci, doğru kapanması, kanatlarda bile ikili setler oluşturması ile maç ne tempo kazandı ne de Mesut gibi bir pasör bile açık pencere bulabildi. Tek tehlike duran toptan geldi, o da golü kazandırdı Fenerbahçe'ye. Hem maça hükmedip hem de öne geçmek bulunmaz nimet. Ama Fenerbahçe, yükselttiği kadro kalitesine rağmen bu bölümde yine oynamak yerine, mücadele etmeyi tercih etti. Valencia ile ikinci golü de bulduklarında, maç bitmiş sandılar; yine çok yanıldılar.Karagümrük'ün doğru pozisyon alarak uyguladığı baskı, Fenerbahçe'nin sürekli top kayıpları ile buna boyun eğmesiyle, ikinci yarının eğrisi "alarm zillerini" de çaldırdı.
Mesut Özil maçı sürekli kendi bölümüne taşımaya çalıştı. Rakibin kapandığı bölümde, defansına bile yaklaşarak topu aldı, taç çizgisine yakın oynayarak da tüm sahayı sol ayağı ile kontrol etmek istedi. İlk golü getiren faul atışı onun ayağından çıktı. İkinci gol öncesinde de topu çabuk kullanarak Ozan'a asisti yaptırdı. Çok koşan Sosa'nın en çok top kaybı olan futbolcu olduğunu da belirtelim. Çok sorumluluk aldı, çok hata yaptı. Maç temposuna kavuştukça pas konsantrasyonu da yükselecektir. Ozan Tufan merkezin en önemlisiydi. Bu maçta da genç Altay'ın kurtarışlarının altı çizilmeli. Şut çeken rakibe sırtını dönen (Serdar Aziz) stoperleri oldukça, Altay daha çok maç yıldız olacaktır.
Pelkas ve İrfan Can Göztepe maçı öncesinde rekabete sıra bekliyor. Gustavo'nun da bir haftası kaldı. Daha akıllı, daha az hatalı, daha çok etkili bir takımın günleri sayılıyor artık.