Önce Karius'tan başlayalım... Şenol Güneş birkaç gün önce şöyle demiş kaleciler için: "Artı ve eksileri var bu işin. İyi kalecileri de koy, kötüleri de. Hep iyiyi koyarsan iyinin anlamı kalmaz. Kötü gol yiyenleri de koy... Manken gibi arkadaşlarımız var ama kalecilik yapmıyorlardı yani." Son satırlarında dergilere poz veren Kairus'u ima etmiş hoca. Karius geldiği günden beri ceza alanı dışından gol yiyor. Hatalı goller yiyor... İyi bir kaleci olmadığını zaten Şenol hoca da biliyordu... Ben de kötü kaleci diyorum. Tabii bütün suçu neona ne de 1 ay önce tribünlere çağrılıp çiçeklereboğulan Abdullah Avcı'ya çıkabiliriz. Bu, işin basit tarafı olur. Bir kere Beşiktaş kaliteli bir takım değil. Yapılan tüm transferler yanlış. Ekonomik sorunları var. Yabancı oyuncuları paraları için FIFA'ya gidiyor, transfer yapamıyor, personel mutsuz... Bunlar basit şeyler değil, böyle kriz ortamında takım yönetmek de marifet ister… Kısacası benbu sonuca hiç şaşırmadım.Sivas hakkıyla yendi. 10 kişi kaldılar; Rıza Çalımbay, Yatabare'yi çıkardı Kone'yi aldı! "Çekilmekyok" diyordu Rıza hoca... Sivasspor'un tüm futbolcuları 10 üzerinden 7.5'luk oynadı. Bütün alanları kapattılar. Beşiktaş sürekli pas hatası yaptı. Kanatlarını kullanamadı. Beşiktaş ilk yarıda olduğu gibi acı çekiyor... Özetle; Beşiktaş yarışa havlu atıyor... Rakiplerinizin kazandığı bir haftada kaybetmek de psikolojiyi bozar. Tribünlerin, "Avcı istifa, Sergen Yalçın" tezahüratları da Beşiktaş'ın kanayan yarasına pansuman değil daha büyük yaralar açar. Kimse kendinikandırmasın. Beşiktaş'ın Sergen Yalçın'adeğil paraya ihtiyacı var!