Büyük takım oyunu forse etmeli
Aslında bu hafta enteresan maçlar oynandı. Başakşehir karşılaşmasında iki ayrı yarı izledik. Trabzonspor- Konyaspor mücadelesi, Beşiktaş-Galatasaray derbisi de aynı şekilde böyleydi. Devre arasında Fenerbahçe rahat 3 farkı bulur diyordum. Gaziantepspor kısa da bir takım, ev sahibi duran toptan gol atar diye düşünürken buradan da goller geldi. Ne var ki oyunda da şanslar bulundu. Kaleci Volkan'ı hemen hemen hiç görmedik. Buna rağmen ilk yarıdaki tabloyu ikinci yarı göremedik. Futbolda büyük konuşmamak lazım. Gaziantepspor yürekli bir şekilde geldi, 3 tane pozisyon buldu. Gol de geliyorum diyordu açıkçası... Devre arasındaki fikirlerimi mahcup edercesine bir top oynadı Antep. Sınırlı bir takım olmasına rağmen koşmaya çalışıyorlar. Deparlı bir maç oldu. Fırat Aydınus'un en çok koşmak zorunda kaldığı maçlardan biri olmuştur. 5-0'mış gibi bir tempoda oynadı Fenerbahçe ikinci yarıda. Antep takımı gelmeye başlamıştı, "Her an gol olabilir" hissiyatı veriyordu. Fenerbahçe 1-0'da 3-0 oynar gibi oynadı. Emenike kontratak oyuncusu deseniz de bitirici pas özelliği olan bir oyuncu değil. Barış'tan daha hızlı belki ama çabuk değil. 30-40 metrede geçiyor da birebirde yarım metrede geçemiyor, pası atamıyor.Deneme yanılmayla biraz zaman kaybetse de Dick Advocaat 4-3- 3'e artık karar verdi. 4'lü savunmanın önünde Mehmet Topal, önlerinde Ozan ile Souza, önde de Lens, Volkan, Emenike... Geçen haftanın düzeni ve kadrosu... Fakat 2-1'den sonra Fenerbahçe puana, garantiye gitmeye çalıştı. Koskoca Fenerbahçe 5 tane stoper kimlikli oyuncuyla oynadı: Kjaer, Skrtel, Neustadter, Mehmet Topal, Souza... Advocaat da, Riekerink de bir yanılgıya düşüyor. Daha gerilerde Zico, Gerets'ler benzer düşünüyorlardı: "Anadolu deplasmanında 1 puan iyidir." Bu yanlış. Büyük takımlar oyunu forse etmek zorundadırlar. Osmanlıspor da çabuk hücum yapan bir takım. Osmanlıspor'un bir kontratak takımı olduğunu Advocaat'a söyleyeceklerdir. Tedbirli, geniş alan bırakmadan oynamak isteyecektir ama Fenerbahçe'nin kontratak oyununa alışmaması lazım. Kasımpaşa maçında 2-0'dan sonra kontratak oynayarak golü attı, duran top bulup oradan sonuca gidilmişti ama bu tehlikeli.
Robin van Persie'yi Çinliler niye alsın?
Futbolda bir söz vardır, çok kullanılır ama her zaman geçerli değildir. Bazı oyuncuları iyi anlatır ama, mesela Van Persie için çok doğru: "Forma verilmez, alınır." Pazartesi Kasımpaşa maçı bitti, Pazartesi idmana çıktı da mı formayı vermedi Advocaat? Fenerbahçe'de Van Persie oynasın diye herkes her şeyi yaptı, bir tek Van Persie yapmadı. Arkadaşların başarıyı getirdiği geyiğini her zaman sevmem. Gol atılınca umurunda değil. Sow kenarda, Emenike gol atınca geliyor, Sow'la eğleniyor. Ben dolu dolu sevindiğini bile görmedim Van Persie'nin. Doğru yapmıyor. Ben umudumu kestim artık. Tersine, yarın bir gün 1-2 tane gol atarsa daha kötü olur. Diğer oyuncuların önünü keser. Van Persie ile Moussa Sow'un sportif karakterini koyuyorum ortaya. Van Persie kafasında bitirmiş işi. Çin diyorlar onun için. Çinliler deli mi? Onlar da izliyorlar. Oynayan adamı alıyorlar. Artık parasının yarısını verelim de gönderelim diye düşünüyordur Fenerbahçe çünkü varlığı rahatsız ediyor.